Tezin Türü: Doktora
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Erciyes Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2019
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: RAMAZAN ALDEMİR
Danışman: Mahmut Tokmakçı
Özet:
Dikkat Eksikliği
ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) için kullanılan uyarıcı ilaçlar oldukça
yaygın tedaviler olmasına rağmen, tedavi edilen çocukların yaklaşık % 20'si
kullanılan ilaçlara klinik olarak yanıt vermemektedir. Yapılan bu çalışma, DEHB tanısı konulmuş 20
gönüllünün tedavi sürecinde kullanılan Metilfenidat
(MPH) ve Atomoksetin (ATX) ilaçlarının tedavi edici niteliklerinin klasik tıbbi değerlendirmesi ile
birlikte elektroensefalografi (EEG) sinyalleri üzerinden analiz edilerek, bu iki ilacın birbirine göre
üstünlük veya eksikliklerini, klinik izlem ve ölçek değerlendirilmesi
ile belirlenecek tedaviye yanıtı ve direnci tespit etmeyi hedeflemektedir. DEHB
grubuna yapılacak olan ilk EEG çekimini takiben uzun etkili metilfenidat dozu
veya atomoksetin dozu 0,5 mg/kg/gün olarak başlanmış, 1,2 mg/kg/gün olarak
titre edilmiştir. Genel olarak bakıldığında optimum doza ulaşmak için geçen
süre 4-6 hafta civarındadır. Bu nedenle tedaviye başlanılmasından 3 ay sonra
tedaviye yanıt ve yanıtsızlık değerlendirilmiştir.
EEG
verileri, delta, teta, alfa ve beta bantları için ortalama ve maksimum güç
değerlerini elde etmek üzere analiz edilmiştir. Metilfenidat ilaç tedavi
sonrası genel olarak delta, teta ve alfa bantlarında EEG güç spektrumları
özellikle frontal bölgede azalmış ve kontrol grubu değerlerine yaklaşmıştır.
Beta bandında ise özellikle oksipito-temporal bölgelerde EEG güç spektrumları
metilfenidat öncesi ve kontrol grubuna göre anlamlı olarak artma
göstermektedir. Atomoksetin ilaç tedavi sonrası genel olarak delta, teta, alfa
ve beta bantlarında EEG güç spektrumu dansiteleri metilfenidat ile benzer
bulguları göstermiştir. İstatistiksel olarak anlamlı çıkan elektrotların
genliğin maksimum olduğu frekans değerleri değişkenlik gösterse de genel olarak
hem metilfenidat hem de atomoksetin için daha çok frontal ve temporal
bölgelerde ortaya çıkmıştır.
Kantitatif Elektroensefalografi (KEEG) oranlarında hem metilfenidat ve
hemde atomoksetin sonrası Fz-Cz elektrotu delta/beta oranında, C4-P4 elektrotu
ise delta/alfa oranında istatistiki olarak anlamlı bulunmuş ve özellikle
atomoksetin KEEG oranları metilfenidat oranlarına göre, frontal bölge
elektrotlarında daha fazla istatistiki anlamlılık değerleri göstermiştir.
Yapılan bu çalışmalar etiyolojiye katkıda bulunmanın yanı sıra tedaviye yanıt
ve dirençte EEG ilişkisinin klinik kullanıma girmesi ile erken tanı konması,
uzun dönem tedavi maliyetlerinin azaltılması, tedaviye yanıt süresinin
kısaltılması ile ekonomiye katkıda bulunulması, çocuğun yaşadığı akademik ve
sosyal kayıpların azaltılması ile toplumsal kayıpların azaltılması konusunda
fayda sağlayabilir.