Tezin Türü: Diş Hekimliğinde Uzmanlık
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Erciyes Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Klinik Bilimler, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2024
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: AYŞE TUĞBA EMİNSOY
Asıl Danışman (Eş Danışmanlı Tezler İçin): Tuğrul Aslan
Eş Danışman: Emir Esim
Özet:
Amaç: Bu çalışmanın amacı simüle internal rezorpsiyon kaviteleri bulunan maksiller santral diş modellerinde farklı termoplastik guta-perka obturasyon tekniklerinin kök çevre dokularında meydana getirdikleri sıcaklık artışlarının sonlu elemanlar analizi ile incelenmesini değerlendirmektir. Yöntem: Çalışmada düzenli bir kron ve kök morfolojisine sahip periodontal nedenlerle çekilen bir insan üst santral diş, mikro-bilgisayarlı tomografi cihazı (SCANCO Medical AG, Zürih, İsviçre) kullanılarak 20x20 μm piksel boyutunda ve 20 μm dilim kalınlığında tarandı. BMP dosyaları, özel yazılım (Mimics 14.1; Materialise, Leuven, Belçika) kullanılarak yapılandırıldı ve ardından CTAn yazılımı (Bruker, Belçika) ile tek bir stereolitografi (STL) dosyasına dönüştürüldü. STL dosyaları, yüzey modellemede sorun yaratabilecek diş içindeki tepe noktalarını temizlemek için Autodesk Meshmixer yazılımına (Autodesk, San Rafael, California, Amerika) aktarıldı. STL formatlı üç boyutlu (3D) yüzey modeli, Geomagic Design X yazılımı (Geomagic, Inc., Morrisville, NC, ABD) tarafından 3D katı modele dönüştürüldü. Daha sonra SolidWorks yazılımı (SolidWorks Corp., Waltham, MA, ABD) kullanılarak katı model üzerinde farklı internal kök rezorpsiyonları tasarlandı. Sonrasında, bu rezorpsiyon alanları 2 farklı termoplastik guta-perka dolum tekniği; devamlı ısı ile obturasyon tekniği ardından koronal bölümün backfill işlemi ile doldurulması tekniği, kor taşıyıcılı guta-perka teknikleri ile dolduruldu. Ayrıca, ilgili dişlerin etrafına ağız içi anatomisinin tam olarak yansıtılabilmesi için diş eti, kortikal kemik, süngerimsi kemik ve periodontal ligament oluşturuldu. Bu modeller, sonraki analizler için ANSYS yazılımına (Canonsburg, PA, ABD) aktarıldı. Gerekli malzeme özellikleri, yükleme ve sınır koşulları tanımlandı. Periodontal ligamentin 0,2 mm genişliğinde olduğu varsayıldı ve dişin dış yüzeyi dentin-mine bileşkesinin 2 mm altından başlatılarak alveolar kemik elde edildi. Periodonsiyum içindeki kan akışını modellemek için, PDL'nin tam ortasında 100 μm kalınlığında bir sıvı (kan) tabakası oluşturuldu. Bu çalışmada, kökün farklı seviyelerinde var olan internal rezorpsiyon kaviteleri ve kan akışının olup olmamasına bağlı olarak 16 farklı model simüle edildi. Tüm gruplar 2 farklı restorasyon malzemesi ve tekniğiyle dolduruldu: 'Devamlı Isı ile Kondenzasyon' ardından koronal bölümün 'Backfill' işlemi ile doldurulması (DIK+BF) ve 'Kor Taşıyıcılı Guta-perka' (KTG) teknikleri. Bulgular: Kan akışı olan modellerde maksimum PDL sıcaklığı ve maksimum kemik sıcaklığı daha düşüktü. Kan akışı olan modeller de en yüksek PDL sıcaklığı Model 14 apikal bölgedeki rezorpsiyon varlığında 120.66°C idi. Bu durum kan akışı olmayan, apikal bölgedeki rezorpsiyon bulunan Model 6'ya göre 53.92°C'lik farkla kan akışının önemini bize gösterdi. Kan akışı olan ve olmayan modellerde PDL'nin 47°C üzerinde kalma süreleri arasında aşırı bir fark olmamakla birlikte kan akışı olan modeller de bu süre daha kısaydı. Kemiğe iletilen sıcaklık bakımından kan akışı olan modellerin neredeyse hepsinde kemik sıcaklığı 47°C üzerine hiç çıkmadı. Sadece Model 16 da 7 sn'lik bir süre zarfında 47°C'yi aştı. Bu değerler kan akışı olduğu zaman 200-170°C'yi bulan sıcaklık değerlerinde bile kemiğe iletilen sıcaklığın eşik değeri neredeyse geçmediğini gösterdi. Apikal üçlü bölgesindeki rezorpsiyon, her iki dolum tekniği için de diğer bölgelere göre daha yüksek sıcaklık değerleri gösterdi. Koronal ve orta bölgedeki rezorpsiyon kaviteleri kan akışı olan ve olmayan tüm gruplar da apikal bölgeden daha düşük sıcaklık değerlerine sahipti. DIK+BF tekniği, KTG tekniğine göre daha yüksek sıcaklık değerleri göstermiş olup daha uzun süre kritik sıcaklık değeri olan 47°C üzerinde seyretti. Sonuç: Kan akışı olan modellerde genel olarak daha düşük maksimum PDL sıcaklıkları ve daha kısa 47°C üzerinde kalma süreleri gözlenmiştir. Bu bulgular, kan akışının PDL ve kemiği termal zarardan koruyan soğutma etkisine sahip olduğunu göstermektedir. Apikal bölgedeki rezorpsiyonlar, diğer bölgelere göre daha yüksek sıcaklık artışlarına neden olmuş ve bu durum azalan dentin kalınlığı ile ilişkilendirilmiştir. Endodontik tedaviler sırasında apikal bölgede oluşan yüksek sıcaklık artışı, periapikal dokularda termal hasar riskini arttırabilmektedir. DIK+BF tekniği, KTG tekniğine göre PDL ve kemikte daha yüksek sıcaklık artışlarına neden olarak termal hasar riskini arttırmıştır. Bunun nedeni, DIK'in 3 saniyelik uygulama süresine kıyasla KTG'de uygulanan sıcaklığın daha düşük (110 °C) ve uygulama süresinin daha kısa (1 sn) olması olabilir. DIK+BF tekniği sırasında, PDL ve kemiğin kritik sıcaklık sınırı aşılabilir ve bu da geri dönüşü olmayan doku hasarlarına yol açabilmektedir. Termal zararı en aza indirmek için, daha az ısı üreten KTG gibi alternatif tekniklerin tercih edilmesi önerilmektedir.