4. Uluslararası Türk Bilgisayar ve Matematik Eğitimi (TÜRKBİLMAT-4) Sempozyumu, İzmir, Türkiye, 26 - 28 Eylül 2019, ss.719-720
Son yıllarda, günlük hayat örneklerine ders işleme sürecince sıkça yer verilmesi gerektiği, böylece
öğrencilerin kavramların altında yatan matematiksel düşünceyi anlamalarının kolaylaşacağı görüşü yaygın olarak
kabul görmektedir. Bu durum, matematiksel modellemenin matematik eğitiminde büyük önem kazanmasını
sağlamıştır. Matematiksel modelleme, günlük hayatın önemli bir parçasıdır ve bir gerçek yaşam durumunun
matematiksel olarak sunulmasıdır (Koyuncu, Güzeller ve Akyüz, 2017). Matematiksel modelleme, gerçek veya
gerçekçi bir durumun matematiksel olarak ifade ve analiz edilmesini içeren bir süreçtir (Erbaş, Kertil, Çetinkaya,
Çakıroğlu, Alacacı ve Baş, 2014). Matematiksel modelleme, okulda öğrenilen matematik ile günlük hayatta
kullanılan matematik arasında bağ kurmalarını sağlamaktadır. Yapılan çalışmalar, matematiksel modelleme
etkinliklerine yer verilen sınıflarda öğrenim gören öğrencilerin, matematiksel modelleme ile karşılaşmayan
öğrencilere oranla matematiği günlük yaşama transfer edebilmede daha başarılı olduğunu ortaya koymaktadır
(Doruk ve Umay, 2011). Bu nedenle, matematik derslerinde matematiksel modelleme etkinliklerinin kullanılması
öğrencilerin matematik ile gerçek yaşam arasında ilişki kurmasını kolaylaştıracaktır.
Özyeterlik, kişinin olası durumları yönetmek için gerekli olan eylemeleri düzenleme ve yürütme
yeteneklerine olan inancıdır ve kişilerin öz-yeterlik inançları onların düşüncelerini, hislerini, kendilerini motive etme
720
şekillerini ve hareketlerini etkiler (Bandura, 1997). Yapılan çalışmalar, öğretmenlerin öğretmenlik özyeterliğinin
(Holzberger, Philipp ve Mareike, 2013) ve matematiksel özyeterliğinin (Bates, Latham ve Kim, 2011) onların
öğretmenlik performanslarını etkilediğini göstermektedir. Öğretmenlerin bir konu ya da kavrama ilişkin özyeterlik
algıları onların bu konu ya da kavramları öğretme süreçlerini etkilemektedir. Dolayısıyla, öğretmenlerin
matematiksel modelleme etkinliklerine sınıf ortamında yer verip vermemeleri, onların matematiksel modelleme
özyeterliği ile yakından ilişkilidir. Bu bağlamda, bu çalışmanın amacı ilköğretim matematik öğretmen adaylarının
matematiksel modellemeye ilişkin özyeterlik düzeylerini belirlemek ve birinci ve dördüncü sınıfta öğrenim gören
öğretmen adaylarının özyeterlik düzeylerini karşılaştırarak, fakültede aldıkları derslerin öğretmen adaylarının
matematiksel modelleme özyeterlik algılarına katkısını incelemektir.
Bu çalışmada, ilköğretim matematik öğretmen adaylarının matematiksel modellemeye ilişkin
özyeterliklerini belirlemek amacıyla nicel araştırma desenlerinden tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın
katılımcıları Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi ilköğretim matematik öğretmenliği programında öğrenim gören
44 birinci ve 76 dördüncü sınıf öğrencisidir. Katılımcılar seçkisiz örnekleme yöntemlerinden uygun örnekleme
yöntemi ile belirlenmiştir. Araştırmanın verileri 2016-2017 eğitim-öğretim yılı Haziran ayında toplanmıştır. Veriler
Koyuncu, Güzeller ve Akyüz (2017) tarafından geliştirilen “Matematiksel Modelleme Özyeterlik Ölçeği”
kullanılarak toplanmıştır. Öğretmen adaylarından ayrıca, sınıf düzeyi, cinsiyet, genel not ortalaması ve daha önce
matematiksel modelleme dersi alıp almadıkları gibi demografik bilgiler de toplanmış ve bu değişkenlerin
matematiksel modelleme özyeterliğine etkisi olup olmadığı incelenmiştir. Toplanan veriler SPSS 22.0 programı
kullanılarak analiz edilmiştir.
4. sınıftaki öğretmen adaylarına ait matematiksel modelleme özyeterlik puan ortalaması 1. sınıfa devam
eden öğretmen adaylarına ait ortalamadan yüksek çıkmıştır. Bu farkın istatistiksel olarak anlamlı olup olmadığını
öğrenmek için bağımsız örneklemler t-testine başvurulmuştur. Yapılan test sonucunda bu farkın 4. sınıftaki
öğretmen adaylarının lehine anlamlı çıktığı görülmüştür [t(118) = -4,11, p = ,00 < ,05]. Bu durum 4. sınıftaki
öğretmen adaylarının matematiksel modelleme özyeterliklerinin 1. sınıftaki öğretmen adaylarından daha yüksek
olduğunu göstermiştir. Öğretmen adaylarına ait matematiksel modelleme özyeterlik algılarında cinsiyetin ve
akademik başarının herhangi bir etkisinin olmadığı ancak daha önceden matematiksel modelleme ile ilgili bir
yaşantıya sahip olmanın matematiksel modelleme özyeterlik algıları üzerinde bir etkisinin olduğu görülmüştür. Bir
başka deyişle, matematiksel modelleme ile daha önce ders, sunum, etkinlik gibi bir şekilde karşılaşan öğrencilere
ait matematiksel modelleme özyeterlik algıları, daha önce matematiksel modellemeye yönelik herhangi bir eğitim
almayan öğretmen adaylarına ait matematiksel modelleme özyeterlik algılarından daha yüksektir. Ayrıca,
araştırmaya katılan öğretmen adaylarının matematiksel modelleme özyeterlik toplam puanları ile sınıf seviyesi,
genel akademik not ortalamaları ve daha önce matematiksel modelleme ile ilgili bir derse, sunuma ya da etkinliğe
katılma durumları arasındaki ilişkinin pozitif yönde ,01 düzeyinde anlamı olduğu görülmüştür. Ancak, bu puanların
öğrencilerin cinsiyetleri ile olan ilişkisinin anlamlı olmadığı ortaya çıkmıştır.
Anahtar Kelimeler: Matematiksel modelleme, ortaokul, özyeterlik, öğretmen adayları, matematiğe yönelik
özyeterlik