Kitap Dünyası, İstanbul, 2024
Emevîlerin Horasan ve Sicistan valisi
Selm b. Ziyâd zamanından beri atalarının askeri ve siyasi alanda kendi isminden
söz ettirdiği Tâhirîler neslinin, özellikle Abbâsîleri iktidara taşıyan süreçte
etkin rol oynadıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca devletin ilk asrında yaşanan
birçok hadisede yine bu hanedanın etki ve izleri görülmektedir. Özellikle ailenin
önemli karakterlerinden olan Tâhir b. Hüseyin’in, Emîn ve Me’mûn mücadelesinde
aktif rol aldığı hatta kendisinin Me’mûn’u iktidara taşıyan baş aktör olduğu
rahatlıkla söylenebilir. Bu yüzden de bunu bilen halife tarafından mühim
görevlere getirilmiştir.
Aileye de adını veren Tâhir b.
Hüseyin’den sonra hanedanın yönetimini üstlenen oğlu Abdullah b. Tâhir’in de eşsiz
bir komutan, askerî ve siyasî bir deha olduğu görülmektedir. O istişareye önem
vermiş, planlar tasarlayarak hareket etmiştir. Keskin akla sahip bir organizatör konumunda olmuştur. Abdullah b.
Tâhir, civanmertliğinin yanı sıra öngörüsü kuvvetli, ileri görüşlüdür. Fırsatları
değerlendirmesini bilmiş, olayları önceden tahmin edebildiği için duruma göre
vaziyet almıştır. Son derece adil bir yönetici, halkını her daim önde tutan bir
vali ve devlet adamıdır. Mazluma merhametli, düşmana acımasızdır. Gerektiğinde
tevazu gösterebilen, iyi bir eğitim almış, kültürel birikimi oldukça fazla edip
biridir ve bu yüzden olsa gerek iletişim kabiliyeti kuvvetlidir, ikna yeteneği
gelişmiştir. Muazzam bir hatiptir, hitabeti ve kalemi güçlüdür, halife dâhil bütün
insanları, kitleleri yönlendirebilen ve arkasından sürükleyebilen bir
şahsiyettir.
Bütün bu özelliklerin onun tıpkı bir
devlet başkanı gibi hareket etmesini
sağladığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda yönetim merkezini Merv’den
Nîşâbûr’a taşıdığı için Tâhirîler diye bahsedilen bu devletin asıl kurucusu olduğu
söylenebilir. Gelişim adına atılım yapmaktan çekinmediği görülmektedir.
Özellikle Nîşâbûr ve etrafının bayındırlık yönünden gelişmesine büyük
katkılarda bulunmuş, ticari ve tarıma yönelik çalışmaları olmuştur. Babasının
yanında yetişmiş olması sebebiyle birçok yönden babasına benzeyen Abdullah b.
Tâhir henüz babası hayatta iken önemli valiliklere atanmış, buralarda isyan
çıkaran Nasr b. Şebes, Ubeydullah b. es-Serî, Muhammed b. Kâsım el-Alevî gibi
isimlerin başkaldırı hareketlerini başarı ile bastırmış, Bâbek ile mücadele
etmiştir. Böylece o hanedan üyeleri içinde haklı olarak bir ün sahibi olmuş ve adından
söz etttirmesini bilmiştir.