Kesit Akademi Dergisi, sa.39, ss.21-61, 2024 (Hakemli Dergi)
Bu makale hiperrealist heykelin gerçeklik karşısında kopya ve temsili ilişkilerini araştırarak, hiperrealist heykelin yeni bir biçimi olan hümanoid (insanımsı) robotların sanat üzerine etkilerini yorumluyor. Çağdaş sanatın manzarasında hiperrealist heykel doğa gerçekliğini taklit etme arayışının bir göstergesi olarak ortaya çıkıyor. Temsile bağlılığıyla detaycı bu sanat formu büyüleyici heykellerin elle tutulur gerçekliğine ışık tutuyor. Hiperreal heykel gerçekle taklit arasında bir ikilem yaratsa da tanıdık olanla tanıdık olmayanı birbirine yaklaştırıyor. Geleneksel figür anlayışının ötesinde, hiperrealist heykel yüksek çözünürlüklü renkli fotoğraflar gibi canlı kopya figürlerle heykelde yeni bir dönemi başlattı. Hiperreal heykel, mimetik (taklit, kopya ya da yansıtma) sanat tarzıyla gerçek ve gerçek olmayan arasında algımızı bulanıklaştırmakla kalmadı, tekinsiz bir durum da yarattı. 1960’ların sonlarına doğru Amerikalı (ABD) heykel sanatçısı Duane Hansen doğrudan modelleri üzerinden kalıplar alarak birebir ölçekte ilk hiperreal heykellerini yaptı. Hansen’ı vatandaşı John De Andrea takip etti. De Andrea eski klasik sanata öykünen pozlarda yaptığı hiperreal figürleriyle hem kopyalama tekniğini hem de yorum farkını gösterdi. Amerikalı sanatçıların ardından hiperreal heykel’e Avustralyalı sanatçılar öncülük etmeye başladı. Ron Mueck doğrudan kalıplama yöntemi yerine geleneksel modelleme yöntemini kullandı. Farklı oranlarda yaptığı aşırı gerçekçi figürleriyle insan gerçekliğini tekrardan sorgulattı. Mueck’in açtığı yoldan Sam Jinks duygusal kompozisyonları yanında, Eski Mısır ve Yunan sanatında görülen tarzda, ilk hibrit figürleriyle yeni bir tarza öncülük etti. Ayrıca Jinks kendine özgü geliştirdiği kopyalama teknikleriyle insan biçimli robotik çalışmalara da katıldı. Patricia Piccinini Tanıdık olanla, tanıdık olmayan transfigürasyonlarıyla tekinsizlik dozunu artırdı. Hiperreal heykele paralel gelişmelere öncülük eden robotik bilim ve sanatı aynı çatı altında buluşturdu. Robotik sanat, hiperreal heykelin canlandırdığı figürlere hareket, konuşma gibi davranışları taklit ederek yapay zeka destekli sentetik kişilikler yarattı. Hümanoid tiplemelerin yarattığı tekinsizliği robotik bilimci Masahiro Mori modern psikolojinin öncülerinden habersiz “Tekinsiz Vadi” olarak yeniden yorumladı. Robotik sanatın diğer multidisipliner sanat şekli olan animatronik sanat yeni bir sanat yapma şekline öncülük etti. Jordon Wolfson’ın tekinsizliğe vurgu yapan animatronik heykelleri bu tarza öncülük etti.