Çocuk İstismarı Multidisipliner Yaklaşım, Hakan Aydın,Metin Eken, Editör, Nobel Yayınevi, Ankara, ss.143-196, 2021
Çocuk istismarı ve ihmali dünyada yaşayan tüm çocukları dolaylı ya da doğrudan ilgilendiren bir halk sağlığı problemi olarak gündemdeki yerini korumaktadır. Fiziksel, duygusal ve cinsel istismar davranışları ve ihmal, konunun hassasiyeti
nedeniyle toplumsal olarak çok yönlü araştırmalara konu edilmektedir. Sağlık çalışanları, sosyal hizmet uzmanları, kolluk kuvvetleri, hukukçular ve eğitimciler istismar vakalarında sahada görev yapan meslek çalışanlarıdır. Çocuğun bilişsel,
psikolojik ve akademik gelişimi üzerinde olumsuz etkiler bırakan istismar ve ihmal
vakaları, iletişim odaklı önleyici yaklaşımlar sayesinde engellenmeye çalışılmaktadır.
Okul çağı çocukları, zamanlarının önemli bir kısmını okulda geçirmektedirler.
Bu sebeple de çocukların akademik gelişimleri üzerinde belirgin etkileri olan istismar ve ihmal vakalarında öğretmenlere büyük görevler düşmektedir. Çocuklar
başta aileleri olmak üzere özellikle kendilerine yakın gördükleri öğretmenlerine
istismarı anlamaları için ipuçları vermektedirler (Aksel ve Irmak, 2015, s. 376).
Fiziksel, bilişsel ya da duygusal olarak ortaya çıkan istismar göstergelerini anlamlandırmak ve süreç yönetimine ilişkin doğru yaklaşımlar geliştirmek öğretmenler
için zor ve zahmetli bir süreçtir. Bu çerçevede öğretmenlerin çocuk istismarı ve
ihmali konularında hayat boyu öğrenme pratiklerine dahil olmaları kaçınılmaz bir
gerekliliktir. Özellikle istismarın belirtileri, vakanın raporlanması ve önleyici iletişim faaliyetlerinin planlanması öğretmenlerin kendilerini yetiştirmeleri gereken
öncelikli alanlar olarak ortaya çıkmaktadır.
Gelişimi destekleyici bu tür faaliyetler sayesinde öğretmenlerin olası istismar
vakalarının önüne geçmesi ya da mevcut vakalarda, çocuğun yaşadığı olumsuzlukları en az zararla atlatmasına yardımcı olması mümkün olabilmektedir. Öğretmenöğrenci iletişiminin sağlıklı ilerlemesinin önünde çeşitli engeller bulunmaktadır.
Kaynak ve alıcı olarak her iki tarafın iletişimin önemini kavrayamaması, iletişimin
önemli bir gereksinim olduğunun anlaşılamaması ve etkin iletişim yöntemlerinin
bilinmemesi, sürece dair temel engeller arasında sayılabilir. Ayrıca Eken’in çalışmasında (2021) somutlaştığı üzere, öğretmenlerin istismara yönelik bilgi, farkındalık ve duyarlılıklarındaki eksiklik de etkili iletişimin başlatılmasındaki önemli engellerin başında gelmektedir. Bunların yanında aşama aşama ele alındığında ön
yargı, etiketleme, veli tepkisinden çekinme gibi sebepler tespit ve yaklaşıma ilişkin; başının belaya gireceği endişesi, sorumluluktan kaçma ve istismarı kültürel
gerekçelerle açıklama gibi sebepler adli bildirime yönelik iletişim engelleri olarak
somutlaşmaktadır. Ayrıca yetersizlik hissi, sorumluluktan kaçma ve sorumluluğu
başkalarında görme gibi temel problemler de istismar sonrası yaklaşım iletişimine
ve önleyici iletişime yönelik temel engeller arasındadır.
İstismar ve ihmal vakaları özelinde düşünüldüğünde iletişim engellerinin kaldırılmasının önemi daha belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. İstismara maruz
kalan öğrencinin sessiz kalması, yaşadıklarını gizlemesi ya da anlatmaktan çekinmesi ve dolayısıyla kendini iletişim çabalarına kapatması yanında öğretmen merkezli engeller, iletişim sürecini başlamadan bitirebilmektedir. Bilgi, farkındalık ve
duyarlılığın geliştirilmesi ile birlikte doğru fiziksel ortamın seçilmesi, uygun kelime ve cümlelerin kullanılması, doğru beden davranışlarının kodlanması ve iletişimi
kesen fiziksel etmenlerin (gürültü) ortadan kaldırılması, yönetilmesi gereken bilinçli iletişim faaliyetleridir. İletişim engellerinin ortadan kaldırılması, öğretmenin
süreci yönetmesinde elini güçlendirirken öğrenci için de güvenli iletişimin kapısını
aralamaktadır. Bu sayede çocuğun akademik ve bilişsel gelişimi daha az etkilenecek ve sağlıklı bir birey olarak topluma kazandırılması kolaylaşacaktır.
Bu çerçevede çocuk istismarı ve ihmaline yönelik iletişim engellerini ve bunlarla mücadele stratejierini irdelemeyi amaçlayan bu çalışmada, öncelikle literatürde yer alan istismar ve ihmal kavramsallaştırmaları kısaca ifade edilmiş, etkili öğrenci-öğretmen iletişiminin somut faydaları pedagojik bir yaklaşımla açıklanmıştır.
Sonrasında ise öğretmenler özelinde sürece yönelik ortaya çıkan iletişim engelleri
tartışılmış ve çözüm önerileri somut bir biçimde ifade edilmiştir. Çalışma, Dr. Öğr.
Üyesi Metin Eken tarafından hazırlanan “Çocuk İstismarına İletişimsel Yaklaşım:
Sınıf Öğretmenlerinin İletişimsel Deneyimleri ve Yeterlilikleri Üzerine Bir İnceleme” başlıklı araştırma makalesinin ortaya koyduğu bulgular üzerine temellendirilmiştir.
Summary
Child abuse and neglect maintains its place in the agenda as a public health
problem that directly or indirectly concerns all children living in the world. Physical, emotional and sexual abuse behaviors and negligence are subject of multidimensional social researches due to the sensitivity of the subject. Healthcare professionals, social workers, law enforcement officials, lawyers and educators are the
professionals working in the field in cases of abuse. The cases of abuse and neglect
that have negative effects on the cognitive, psychological and academic development of the child are tried to be prevented by communication-oriented preventive
approaches.
School-age children spend a significant part of their time at school. For this
reason, teachers have a great responsibility in cases of abuse and neglect, which
have significant effects on the academic development of children. Children reveal
clues to their teachers, especially to their families, to make them understand the
abuse incident (Aksel & Irmak, 2015, p.376). Creating a meaningful conclusion out
of physical, cognitive or emotional abuse indicators and developing correct approaches to process management are difficult and laborious process for teachers. In
this context, it is an inevitable necessity for teachers to be involved in lifelong learning practices on child abuse and neglect. In particular, symptoms of abuse, reporting the incident and planning preventive communication activities emerge as priority areas for teachers to train themselves.
Thanks to these kinds of activities that support development, it is possible for
teachers to prevent possible abuse cases or to help the child overcome the negativities experienced with the least harm in existing cases. There are various obstacles
to the healthy progress of teacher-student communication. The main obstacles to
the process are that both parties as the source and the recipient do not understand
the importance of communication, that communication is not understood as a vital
requirement, and that effective communication methods are not known. In addition,
as embodied in Eken's (2021) study, the lack of knowledge, awareness and sensitivity of teachers towards abuse is one of the major obstacles to initiating effective
communication. In addition to these, when contemplated step by step, reasons such
as prejudice, labeling, and fear of parents' reaction are related to the detection and
approach; reasons such as fear of getting into trouble, avoidance of responsibility
and explanation of abuse on cultural grounds become concrete as communication barriers to judicial reporting. In addition, basic problems such as feeling of inadequacy, avoiding responsibility and seeing responsibility in others are among the
main obstacles to post-abuse approach communication and preventive communication.
Considering specifically in the cases of abuse and negligence, the importance
of removing communication barriers becomes more evident. Teacher-centered
obstacles may finalize the communication process even before it begins, as well as
the student being subjected to abuse remains silent, hiding or hesitating to talk
about his / her experiences, and therefore closing himself / herself to communication efforts. Along with the development of knowledge, awareness and sensitivity,
choosing the right physical environment, using appropriate words and phrases,
coding the correct body behaviors and eliminating the physical factors (noise) interrupting communication are conscious communication activities that need to be
managed. Eliminating communication barriers strengthens the teacher's position in
managing the process and ensures safe communication for the student. In this way,
the academic and cognitive development of the child will be less affected and it
will be easier for them to be included in the society as a healthy individual.
In this context, this study aims to examine communication barriers and strategies to combat child abuse and neglect; initially, the conceptualizations of abuse
and neglect in the literature are briefly expressed, and the concrete benefits of effective student-teacher communication are explained within a pedagogical approach. Then, the communication barriers that emerged for the process in the teachers
were discussed and the solution suggestions were expressed in a concrete way. The
study is based on the findings of the research article titled “Communicative Approach to Child Abuse: A Study on the Communicative Experiences and Competencies of Classroom Teachers” prepared by Dr. Metin Eken.