ANESTEZİDE HASTA TAKİBİ, UĞUR UZUN,YELDA BALIK, Editör, Akademisyen Yayınevi Kitabevi, Ankara, ss.1-121, 2022
H+ iyonunun kandaki ve diğer vücut sıvılarındaki
konsantrasyonu, fizyolojik olayların sürdürülebilmesi açısından son derece önemlidir. Ektraselüler sıvıda çok az miktarda (H+) iyonu olmakla
beraber konsantrasyonundaki en küçük değişimler dahi proteinler ve enzimlerin yapı ve fonksiyonlarını etkilemektedir. Kan gazı analizlerinin
anlaşılması ve kullanımı klinisyenin respiratuvar,
dolaşımsal ve metabolik bozuklukları ortaya koymasına ve yorumlamasına imkan sağlar (1). Arter kan gazı hastaların metabolik ve solunumsal
durumu hakkında güvenilir bilgi veren en önemli
yöntemlerinden biridir. Tıp pratiğinde arter kan
gazı ölçümü hastanın metabolik durumununu,
gaz alışverişinin bozulma nedenlerini, ağırlık
derecesini, oksijenasyonunu ve tüm metabolik
fonksiyonlarını değerlendirmek için yaygın olarak kullanılmaktadır ve hastanın durumu hakkında en hızlı bilgi veren laboratuar tetkikidir (2).
Asid-baz dengesinin değerlendirilmesindeki
ilk adım klinik değerlendirmedir. Bu değerlendirmede özellikle hastanın semptomlarının başlangıç zamanı ve süresine dikkat edilerek mevcut
hastalığın hikayesi ve direkt olarak asit-baz bozukluğuna yol açan semptomların (örn. bulantı,
kusma, diyare vs. ) var olup olmadığı sorgulanarak sistemlerin detaylı incelenmesi sağlanmalıdır.
Yine daha önceye ait medikal ve cerrahi hikaye de
çok önemlidir. Özellikle kronik asit-baz bozuklukları ile birlikte olan kronik böbrek yetmezliği,
kronik obstrüktif akciğer hastalığı, abdominal ve
pelvik cerrahi öyküsü gibi durumlar sorgulanmalıdır