8.uluslararası Hukuk Sempozyumu, İstanbul, Türkiye, 15 - 17 Haziran 2022, ss.130-145
Sağlık hizmetleri özelinde idarenin hatalı tıbbi müdahale nedeniyle sorumluluğu önemli olan ve sağlık hizmetlerinin gerek nicelik gerekse nitelik açısından gelişmesiyle de önemini her geçen gün artıran bir konudur. İdarenin sorumluluğunun gelişiminde olduğu gibi tıbbi müdahale nedeniyle idarenin sorumluluğu da Danıştay içtihatlarıyla şekillenmektedir. Danıştay içtihatları arasında birlik bulunmasa da özellikle Yüksek Mahkeme’nin 2015 yılından itibaren verdiği kararlarda hatalı tıbbi müdahale nedeniyle idarenin sorumluluğu konusunda sorumluluğun şartı olarak kabul ettiği ağır kusur kriterinden vazgeçerek idarenin sorumluluğu için kusurun varlığını aradığı, ağır kusur kriterini ise sadece riskli tıbbi müdahale ve operasyonlar bakımından uyguladığı görülmektedir. Söz konusu içtihat değişikliği gerekli olmakla birlikte yeterli görülmemektedir. Günümüzde sağlık alanında yaşanan gelişmeler neticesinde zorunlu aşı uygulamaları, AIDS, Hepatit-C gibi bulaşıcı tehlike içeren hastalıklar ile kan ürünlerinin nakli ve tedavi için gerekli olmakla birlikte sonucu tam olarak bilinmeyen riskli yöntemlerin kullanılması gibi tıbbi müdahale kaynaklı açılan tam yargı davalarında belirli durumlarda, somut olayın özelliği ve tıp bilimindeki gelişmeler de göz önünde bulundurularak kusursuz sorumluluk ilkesinin de kabul edilip uygulanabilmesi gerekmektedir.