II. Uluslararası Bilim ve Yazı Dili Olarak Türkçe Sempozyumu, Kayseri, Türkiye, 18 - 20 Mayıs 2024, ss.286-294, (Tam Metin Bildiri)
Tarihte 5. yüzyılda Avrupa Hun Devleti’nin Avrasya’nın
Batısına doğru ilerleyişi ile Türklerin egemenliğine geçen Kırım sonraki
süreçte sırasıyla Bulgar Türkleri, Avarlar, Hazar Türkleri, Peçenek ve Kıpçak
boylarının himayelerinde bulunmuş; 14. yüzyılın sonlarında ise Altın Orda
Devleti’nin idaresinde kalmıştır. Altın Orda Devleti’nin yıkılmasından sonra başlayan
hanlık çekişmelerini Hacı Giray’ın kazanmasıyla kurulan Kırım Hanlığı, Osmanlı
Devleti’nin himayesinde varlığını sürdürmüş ve 1774 Küçük Kaynarca Anlaşması
ile Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetinden çıkmıştır. 1783’te ise Rusya tarafından
ilhak edilen Kırım günümüzde de Rusya’nın fiili işgali altındadır.
1783 Rus ilhakından sonra Kırım’da işgal edilen diğer
Türk bölgelerinden farklı olarak daha yumuşak bir politika izlenmiş ve böylece
Kırım Türklerini asimile etme faaliyetleri daha yavaş gerçekleşmiştir. Ancak
Kırım Tatarlarının Türklere karşı gerçekleştirilmeye çalışılan dini, kültürel,
siyasi misyonerlik faaliyetlerinin farkında oluşu ve yükselen Rus
milliyetçiliği İsmail Gaspıralı gibi Kırım beyleri arasında millî şuuru yüksek
tutmuştur. İsmail Gaspıralı dünyanın farklı bölgelerine gerçekleştirdiği
seyahatleri esnasında edindiği izlenimler, millî şuuru ve farkındalığı ile
Kırım’da eğitim faaliyetlerine Türklerin lehine yön vermiştir.
Bu çalışma ile tarihî süreçte Kırım’ın siyasi, kültürel,
demografik yapısına kısaca değinilerek Kırım Tatarlarının Rus hâkimiyetinde
maruz kaldığı Ruslaştırma politikalarına rağmen Türkçe eğitimini nasıl
gerçekleştirdiği incelenmektedir. Türkçe öğretimi tarihinde önemini koruyan
Kırım örneği ele alınarak okuyucunun istifadesine sunulmuştur.