TASAVVUF GELENEĞİNDE FARKLI İNSAN-I KÂMİL ANLAYIŞLARI ÜZERİNE TASAVVUF EDEBİYATINDAN ÖRNEKLER VE İKTİSADİ HAYATA YANSIMALARI


Erdem E.

Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, cilt.6, sa.2, ss.230-262, 2022 (Hakemli Dergi)

Özet

Bu çalışmanın amacı, İslam tasavvuf geleneğinde farklı insan-ı kâmil anlayışlarını kategorik olarak tasavvuf edebiyatından örneklerle incelemek ve bu yaklaşımların iktisadi hayata yansımalarını değerlendirmektir. İslam düşünce ve tasavvuf tarihinde insan-ı kâmil meselesi farklı bakış açılarıyla ele alınmıştır. Bunlardan biri, mekârim-i ahlak çerçevesinde insan-ı kâmilin ehl-i hal ve ehl-i dil olması, yani gönlünü mâsivâya kapatması (nazargâh-ı İlahi) anlayışıdır. Bu durum, tasavvufun amacı olan dünyanın süsünden ve oradaki lezzetlerden yüz çevirip (terk) Hakka yönelmenin (rağbet) bir anlamda uygulama biçimidir. Zaten mutasavvıflara ve sufi şairlere göre, ehl-i dil olarak tanımlanan insan-ı kâmil, Allah'ın sıfatlarına bir ayna hükmündedir. Bundan dolayı, insanın gönlü o kadar kutsaldır ki, Kabe’den bile değerlidir. Zira gönül bizzat Allah’ın eseridir ve durağıdır, oysa Kâbe bir insan eliyle inşa edilmiştir. Bu itibarla, sufilerin bir kısmı kâl ehlini küçümsemeyi yeğlemiş; insan-ı kamili ümmi hal ehli ile özdeşleştirmişlerdir. Nitekim Yunus Emre gibi sufi ve divan şairlerinin bir kısmı arif-cahil retoriği üzerinden batın ilmine vakıf olmayanların Hakkı yeterince bilemeyeceğinden hareketle cahil addedileceğini vurgulamışlardır. Ancak, tasavvuf literatüründe insan-ı kâmil konusu çoğu defa vahdet-i vücud nazariyesi çizgisinde hakikat-ı Muhammediyye ve devriyeler yaklaşımları üzerinden ele alınmıştır. İbn Arabi, Cîlî ve Mevlâna gibi mutasavvıflar insan-ı kâmili alemin ulvi ve süfli hakikatlerinin toplandığı küçültülmüş bir suret olarak değerlendirirler. hakikat-ı Muhammediyye yaklaşımına göre, dünya yaratıldığından beri insan-ı kâmil tekdir; o da Hz. Muhammed’dir ve bundan dolayı, Onun ruhu ve nuru ölümsüzdür. Çalışmada konuyla ilgili farklı yaklaşımlara ışık tutan pek çok sufi şairden örnekler verilmiş, yorumlanmış ve sonunda böyle bir insan modelinin iktisadi hayatta nasıl bir karşılığının olabileceği üzerine kısa bir değerlendirme yapılmıştır.

Anahtar Kelimeler

Tasavvuf ve Tasavvuf Edebiyatıİnsan-ı KâmilEhl-i Hal ve Ehl-i DilHakikat-ı Muhammediyyeİslam İktisadı