Diğer, ss.11-12, 2023
Türkçe külliyatı Doğan Kitap tarafından yayımlanan, Çağdaş Japon edebiyatının en önemli kalemlerinden Haruki Murakami, 6 yıl aradan sonra yepyeni bir romanla okurlarının karşısına çıkacak. 13 Nisan’da ilk olarak Japonca yayımlanacak olan roman, ilerleyen süreçte diğer dillere de çevrilecek.
Haruki Murakami’nin Kumandanı Öldürmek, Kadınsız Erkekler gibi birçok önemli eserini dilimize kazandıran çevirmen Ali Volkan Erdemir, Murakami’nin yeni romanıyla ilgili görüşlerini şöyle dile getirdi:
“Murakami’nin yeni romanı Japonya’da 13 Nisan’da satışa çıkacak. Bu romanı en makul zamanda Murakami severlerle buluşturacağız. Kitap yayımlanma öncesinde sıkı bir koruma altında, yayınevleriyle dahi paylaşılmıyor. Murakami’nin bu romanla aynı adı taşıyan, 1980 yılında Bungakukai (Edebiyat Dünyası) dergisinde tefrika halinde yayımladığı bir eseri var. Rüzgârın Şarkısını Dinle romanından kısa, öykülerinden uzun. Yeni romanın bununla ilintili olduğu öngörülüyor. Romanın adını şimdilik, Şehir ve Onun Belirsiz Duvarları olarak düşünüyoruz. Yeni romanın dünya genelinde 50’ye yakın dilde yayımlanacağını düşünüyoruz. Yaklaşık 20 Haruki Murakami çevirmeninden oluşan bir iletişim grubumuz var. Hepimiz heyecanla bekliyoruz. Aramızda çeviriyi ilk kim çıkaracak diye dile dökülmeyen tatlı bir rekabet olmakla birlikte telaşa kapılıp da sonrasında mahcubiyet duyacağımız hatalar yapmamak da ortak prensibimiz.
Haruki Murakami’nin eserlerinin Türkçe çevirisi, Doğan Kitap’ta 2004 yılında başladı. 2016’daki Kadınsız Erkekler kitabından itibaren ben sürdürüyorum. Bu kısa romanı okuduğumda aklıma Selim İleri geldi. Bildiğiniz gibi hem İleri hem de Murakami, 1949 yılı doğumlu. İleri, ilk eserini 19 yaşında yayımlıyor; Murakami 29. İki yazarın ortak noktasıysa eserlerindeki bazı karakter, konu ve metafor kullanımlarındaki kimi zaman açık kimi zaman örtük bir şekilde var olan süreklilik. Bir okur olarak bu sürekliliği çok seviyorum; eserlerin arasında doğrudan ilişki olup olmadığının ipuçlarını arama serüvenine çıkarken aklımın çalıştığını hissediyor, bu iki yazarın eserlerinde kurdukları dünyanın sahiciliğine daha çok kanıp da karakterlerin süregelen canlılığını duyumsayınca çocuksu bir yaşam sevincine kapılıyorum. Bu noktada, Murakami’nin yeni romanının da ‘ben’ başkarakteri, gizemli kız arkadaş Naoko karakterinin olası bir başka sureti, sembollerle süslenip gizlenmiş Aşiya (Murakami’nin çok küçük yaşlardan Tokyo’daki Vaseda Üniversitesi’ne gidene dek yaşadığı, bir anlamda asıl memleketi) odağında ilerleyeceğini tahmin ediyorum.”