Medeni Yargıda Kanun Yollarına Başvuruda Parasal Sınırın Tespiti ile İlgili Sorunlar ve Çözüm Önerileri


sezgin a. k.

Terazi Hukuk Dergisi, sa.230, ss.162-182, 2025 (TRDizin) identifier

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: Sayı: 230
  • Basım Tarihi: 2025
  • Dergi Adı: Terazi Hukuk Dergisi
  • Derginin Tarandığı İndeksler: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.162-182
  • Erciyes Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Türk hukuk yargılamasında, ilk derece hukuk mahkemeleri tarafından verilen nihai kararların tümüne karşı kanun yoluna başvuru imkânı tanınmamaktadır. Bazı kararlar özel mevzuat hükümleri gereğince kanun yoluna kapalı tutulurken, bazıları da taşıdıkları parasal değer itibarıyla kanun yolu incelemesinin kapsamı dışında bırakılmaktadır. Bu çalışmada, parasal değer nedeniyle kanun yolu denetimine tabi tutulmayan kararlar ile bu değerin tespiti sürecindeki sorunlu noktalar ele alınmıştır. İlk olarak, kanun yoluna başvuruda parasal sınırın uygulanmasının Anayasa’da güvence altına alınan hak arama özgürlüğü ile bağdaşıp bağdaşmadığı hususu değerlendirilmiştir. Olması gereken hukuk açısından kanun yollarına başvuruda parasal bir değerlendirme yapılmasının uygun olmadığı; mevcut sistemimizde ise istinaf kanun yoluna başvuruda parasal sınırın uygulanabileceği, ancak bu tür bir sınırlamanın temyiz kanun yolunun amacına uygun olmadığı sonucuna varılmıştır. Uygulamada, hangi kararların parasal sınıra tabi tutulacağı konusunda önemli belirsizlikler yaşanmakta olup, bu durum sıklıkla Anayasa Mahkemesi’ne taşınmaktadır. Parasal değerin belirlenmesine ilişkin açık yasal düzenlemelerin bulunmaması, objektif dava yığılması ve belirsiz alacak davaları gibi özel durumlarda ciddi uygulama sorunlarına yol açmaktadır. Bu nedenle, hangi kararların parasal sınıra tabi olacağı ve özel durumlarda değerin nasıl belirleneceğine ilişkin yasalarda açık ve bağlayıcı düzenlemelere yer verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Öte yandan, istinaf ve temyiz kanun yollarının açık olup olmadığının belirlenmesinde, dava konusunun değeri ile yasal parasal sınırın hangi tarih esas alınarak tespit edileceği ayrı bir sorun oluşturmaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin 04.12.2024 tarihli ve E. 2023/182, K. 2024/203 sayılı iptal kararının ardından, 04.06.2025 tarihli 7550 sayılı Kanun ile yapılan yeni düzenlemeden kanun yoluna başvuru açısından “dava tarihindeki” parasal sınırın esas alınması benimsenmiş ancak dava konusunun değerinin hangi ana göre belirleneceğine yer verilmemiş olması nedeniyle, düzenlemenin isabetli ancak eksik olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
In Turkish civil procedure, not all final decisions rendered by courts of first instance are subject to appellate review. While some decisions are excluded from legal remedies due to specific legislative provisions, others are exempt from such review based on the monetary value they represent. This study addresses decisions that are not subject to appellate review due to their monetary value, as well as the problematic aspects encountered in determining this value. Initially, the study examines whether the application of a monetary threshold to access legal remedies is compatible with the constitutional right to seek legal redress. From a de lege ferenda perspective, it is argued that imposing a monetary threshold on access to legal remedies is inappropriate. However, within the framework of the current legal system, the application of such a threshold may be acceptable in appeals to regional courts (istinaf), whereas it is deemed incompatible with the fundamental purpose of the cassation process (temyiz). In practice, significant ambiguities arise regarding which decisions are subject to the monetary threshold, frequently leading to applications before the Constitutional Court. The absence of clear legislative provisions on how to determine the monetary value creates serious practical issues, particularly in cases involving objective joinder of claims and unliquidated debt actions. Consequently, it is concluded that the legislation must provide clear and binding rules regarding which decisions fall under the monetary threshold and how to assess value in special cases. Moreover, another issue arises concerning the date to be used as a reference in determining whether an appellate remedy is available-whether this should be the date of the case or another relevant point in time. Following the annulment decision of the Constitutional Court dated December 4, 2024 (E. 2023/182, K. 2024/203), Law No. 7550 enacted on June 4, 2025, adopted the principle that the monetary threshold should be determined based on the date of filing the case. However, the new regulation fails to specify the point in time for determining the value of the subject matter of the dispute. Therefore, although the regulation is deemed appropriate in principle, it is considered incomplete in its current form.