Evaluation of Imported Plasmodium falciparum Malaria Cases: The Use of Polymerase Chain Reaction in Diagnosis


Creative Commons License

Demiraslan H., Erdoğan E., Ture Z., Kuk S., Yazar S., Metan G.

MIKROBIYOLOJI BULTENI, vol.47, pp.668-676, 2013 (SCI-Expanded) identifier

  • Publication Type: Article / Article
  • Volume: 47
  • Publication Date: 2013
  • Journal Name: MIKROBIYOLOJI BULTENI
  • Journal Indexes: Science Citation Index Expanded (SCI-EXPANDED), Scopus, TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Page Numbers: pp.668-676
  • Keywords: Plasmodium falciparum, malaria, diagnosis, prophylaxis, polymerase chain reaction
  • Erciyes University Affiliated: Yes

Abstract

Malaria affecting almost half of the world population continues to be an important health problem. Although domestic malaria cases have been decreasing in Turkey recently, cases caused by Plasmodium falciparum have increased due to the frequent travelling to Africa. The aims of this study were to evaluate demographic characteristics, clinical and laboratory findings in cases with falciparum malaria who attended to our clinic in 2012-2013 period, and the impact of polymerase chain reaction (PCR) for diagnosis. Nine patients evaluated were all male with a mean age of 34.3 (age range: 18-48) years, with the history of travel to Africa. Six cases did not take prophylaxis against malaria and other three cases used insufficient time. Mean duration of symptoms after return was 18.4 (range: 1-75) days, and the patients
were admitted to the clinic within a mean of 5.2 (range: 1-15) days. Two patients had leucopenia, two patients had anemia, and eight patients had thrombocytopenia on admission. Alanine aminotransferase (ALT) levels in four cases and total bilirubin levels of six cases were over upper normal limits. Definitive diagnosis of cases was performed with the detection of ring and/or gametocytes forms of the parasite in Giemsa-stained peripheral blood smears. Furthermore, samples from seven patients were studied by nested PCR by using genus (Plasmodium rPLU 1 and 5) and species (rFAL 1 and 2, rVIV 1 and 2, rMAL 1 and 2, rOVA 1 and 2) specific primers. All of these seven samples yielded positive results with primers
specific for P.falciparum ssrRNA. In the treatment, arthemeter/lumefantrin and doxycycline combination was used in seven patients, while intravenous artesunate and doxycycline combination was given to two patients, resulting with complete cure. Mean duration for the resolving of fever was 3.3 days, and mean duration for clearing the parasitemia from peripheral blood was 4.9 days. Initial ALT values and the duration of fever resolution (-796; p= 0.010), as well as the duration of parasitemia and initial thrombocyte counts (-797; p= 0.010) were negatively- correlated. It was concluded that, providing sufficient information on malaria and prophylaxis to people travelling to the endemic areas are crutial for protection. Moreover, in endemic areas for Crimean-Congo hemorrhagic fever, patients with fever and  thrombocytopenia should be questioned in detail about the travel history, and peripheral blood smears should be examined in terms of malaria, since their clinical features are similar. Plasmodium PCR should be considered as one of the alternative diagnostic method in malaria, especially in cases with inconclusive microscopy.
Dünya nüfusunun yarısına yakınını etkileyen sıtma, önemli bir sağlık sorunu oluşturmaya devam etmektedir. Son yıllarda ülkemizde yerli olguların azalmasına karşın, özellikle Afrika’ya seyahatlerin artması sonucu Plasmodium falciparum’a bağlı olgularda artış görülmektedir. Bu çalışmada, 2012-2013 yıllarında kliniğimize başvuran falciparum sıtmalı olguların demografik, klinik ve laboratuvar özellikleri değerlendirilmiş ve tanıda polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) kullanımının yeri tartışılmıştır. Çalışmaya alınan dokuz hastanın hepsi erkek olup, ortalama yaş 34.3 (yaş aralığı: 18-48) yıldır. Tüm hastaların bir Afrika ülkesine seyahat öyküleri mevcuttur. Altı hasta hiç sıtma profilaksisi almamış, üç hasta ise eksik kemoprofilaksi almıştır. Seyahat sonrası belirtilerin başlama süresi ortalama 18.4 (aralık: 1-75) gün ve olguların kliniğimize başvuru süresi ortalama 5.2 (aralık: 1-15) gündür. Başvuru sırasında iki hastada lökopeni, ikisinde anemi, sekizinde trombositopeni saptanmıştır. Alanin aminotransferaz (ALT) değeri dört olguda ve total bilirubin değeri altı olguda normal sınırların üzerindedir. Hastaların kesin tanısı Giemsa ile boyalı periferik yaymada parazitin halka ve/veya gametosit formlarının görülmesi ile konulmuştur. Ayrıca yedi hasta örneğine, cinse (Plasmodium rPLU 1 ve 5) ve türe özgül (rFAL 1 ve 2, rVIV 1 ve 2, rMAL 1 ve 2, rOVA 1 ve 2) primerler kullanılarak “nested” PCR uygulanmıştır. Çalışılan yedi hasta örneği de P.falciparum ssrRNA’ya özgül primerlerle pozitif sonuç vermiştir. Olguların yedisi artemeter/lumefantrin ve doksisiklin, ikisi ise intravenöz artesunat ve doksisiklin kombinasyonu ile tedavi edilmiş; tüm hastalarda tam iyileşme sağlanmıştır. Ateşin normale dönme süresi ortalama 3.3 gün, periferik kan yaymasının negatifleşme süresi ise ortalama 4.9 gün olarak belirlenmiştir. Parazitemi süresi ile başlangıç trombosit sayısı arasında (-797; p= 0.010) ve başlangıç ALT düzeyi ile ateşin düşme zamanı arasında (-796; p= 0.010) negatif bir korelasyon bulunmuştur. Sonuç olarak, sıtmanın endemik olduğu bölgelere seyahat edecek kişilerin, sıtma hastalığı ve uygun kemoprofilaksi kullanımı konusunda bilgilendirilmesinin, korunmada etkili olacağı düşünülmüştür. Ayrıca, benzer klinik özelliklere sahip Kırım-Kongo kanamalı ateşinin endemik olduğu bölgelerde, ateş ve trombositopeni ile başvuran hastaların seyahat öykülerinin ayrıntılı sorgulanması ve sıtma açısından periferik yayma incelenmesi göz ardı edilmemelidir. Özellikle mikroskobik tanıda şüphede kalınan olgularda, klinik tablo uyumlu ise Plasmodium PCR tanıda kullanılacak
yöntemlerden biri olarak akılda tutulmalıdır.