Afganistan Uluslararası Medyasında Christchurch Terör Saldırıları: İslamofobi, Çerçeveleme ve Temsil


Creative Commons License

Nasiri M. N., Eken M.

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Akademik Dergisi Etkileşim , cilt.6, sa.12, ss.168-189, 2023 (Hakemli Dergi) identifier

Özet

Aşırı sağcı ve beyaz üstünlüğünü savunan Brenton Harrison Tarrant tarafından 15 Mart 2019 tarihinde Yeni Zelanda’nın Christchurch kentinde Cuma namazı sırasında gerçekleştirilen terör eyleminin Afganistan uluslararası medyasında nasıl temsil edildiği; terör eyleminin kurbanları olarak Müslümanların ve olayın failinin söz konusu kuruluşların haberlerinde nasıl sunulduğu bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Müslümanlara yönelik olarak gerçekleştirilen ve faillerin Batılı olduğu terör eylemlerinin münferit eylemler olarak değerlendirilmesi ve failin de psikolojik sorunlarla çerçevelenmesi ilgili literatürün sıklıkla işaret ettiği bir durumdur. Bu verinin Afganistan’da yayın yapan uluslararası yayın kuruluşları açısından, Christchurch terör saldırıları özelinde geçerli olup olmadığı ya da ne ölçüde geçerli olduğu çalışmanın temel problemini teşkil etmektedir. Hedef kitlenin Müslüman olması ve terör saldırılarının yaygınlığı sebebiyle özellikle Afganistan’da bu türden bir olayın nasıl çerçevelendiğinin ele alınması önem arz etmektedir ve Yeni Zelanda terör olayının Afganistan’da yayın yapan uluslararası medya kuruluşlarında nasıl temsil edildiğine dair herhangi bir çalışma yapılmadığı görülmektedir. Bu önem ve eksiklik çerçevesinde araştırma, uluslararası yayın kuruluşlarının ülke özelindeki misyonlarını belirginleştirmek açısından dikkate değer sonuçlar ortaya koyma potansiyeline sahiptir. Araştırma kapsamında VOA Dari, DW Dari, Özgür Radyosu, BBC Farsça ve Euronews Farsça gibi Afganistan uluslararası medyasının 15.03.2019-27.08.2020 tarihleri arasında kendi internet sitelerinde olay ile ilgili yayınladığı yazılar, nitel araştırma yöntemi tekniklerinden doküman analiziyle ele alınmış elde edilen verilerin analiz edilmesinde içerik analizine başvurulmuştur. Analiz süreci, araştırma alt soruları bağlamındaki temalar doğrultusunda şekillendirilmiştir. Elde edilen veriler çerçevesinde söz konusu medya kuruluşlarının olayı direk olarak terör saldırısı şeklinde vermekten çeşitli tekniklerle ve mümkün olduğu kadar kaçındığı, eylemin failini doğrudan terörist olarak nitelendirmediği bulgulanmıştır. Ayrıca İslam ve Müslüman gibi kavramların yazılarda yeterince kullanılmadığı ve temsil edilmediği tespit edilmiştir. Bu durumda ilgili medya kuruluşlarının uluslararası medya emperyalizmini doğrular biçimde İslomofobik eğilimlere, yerel düzlemde de dahil olduğu ifade edilebilir.