Türkiye'de Kripto Varlık Düzenlemeleri: Aşırı Düzenlemenin Riskleri ve Akıllı/Yumuşak Hukuk Alternatifleri Perspektifi


Polat A.

11. ULUSLARASI ASOS HUKUK SEMPOZYUMU, Kayseri, Türkiye, 15 - 16 Mayıs 2025, ss.280-281, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Kayseri
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.280-281
  • Erciyes Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Kripto varlıkların küresel ölçekte hızla yaygınlaşması ve Türkiye’nin bu alanda dünyanın önde gelen pazarlarından biri haline gelmesi, düzenleyici müdahaleyi kaçınılmaz kılmıştır. Bu çalışma, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nda yapılan değişiklikler ve Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından çıkarılan ikincil düzenlemelerle Türkiye’de oluşturulan yeni kripto varlık hukuki çerçevesini, “aşırı düzenleme” (over-regulation) bağlamında eleştirel bir analize tabi tutmaktadır. Temel amaç, yatırımcı koruma, piyasa bütünlüğü ve kara para aklamanın önlenmesi (AML) / terörizm finansmanın önlenmesi (CFT) gibi meşru hedeflere ulaşmak için benimsenen katı ve yaptırım odaklı yaklaşımın potansiyel olumsuz sonuçlarını (inovasyonun engellenmesi, yatırımın caydırılması, rekabetin azalması, düzenleyici arbitraj) ortaya koymak ve buna karşılık “akıllı düzenleme”, “yumuşak hukuk” ve davranışsal iktisat prensiplerinden yararlanan daha esnek, orantılı ve etkinlik odaklı mekanizmalar önermektir. Metot olarak, öncelikle yeni düzenleyici çerçevenin kritik unsurları – özellikle yüksek maliyetli ve katı lisanslama koşulları, orantısız görünen ağır idari ve cezai yaptırımlar, saklama hizmetlerindeki belirsiz ve ağırlaştırılmış sorumluluk rejimi (tehlike sorumluluğu) – ve uygulama sürecindeki sorunlar (kısa uyum süreleri, istişare eksikliği) aşırı düzenleme teşkil ettiği değerlendirmesiyle incelenmektedir. Bu katı yapının, özellikle KOBİ niteliğindeki yerli girişimler için ciddi giriş engelleri oluşturduğu, rekabeti sınırladığı, sektörde “korku iklimi” yaratarak risk almayı caydırdığı ve faaliyetleri denetim dışı alanlara itebileceği savunulmaktadır. Saklama hizmetlerindeki sorumluluk belirsizliğinin ve platformların üçüncü taraf hatalarından dahi sorumlu tutulabilme riskinin, piyasanın işleyişini tehdit eden önemli bir sorun olduğu vurgulanmaktadır. Çalışma, bu sorunlara çözüm olarak, katı kurallar yerine ilkeler bazlı düzenlemeyi, risk profiline göre farklılaşan katmanlı lisanslama ve yükümlülükleri, yatırımcıların karar alma süreçlerini iyileştiren davranışsal olarak tasarlanmış şeffaflık ve açıklama mekanizmalarını, sektörle işbirliğine dayalı standart geliştirme süreçlerini (eş-düzenleme), belirli alanlarda “uy ya da açıkla” prensibini, yenilikçi projelerin kontrollü denemelerine olanak tanıyan düzenleyici sanal alanları (regulatory sandboxes) ve işbirliğini önceleyen, yaptırımı son çare olarak gören kademeli bir yaptırım piramidi modelini önermektedir. Yatırımcının korunması için kötü amaçlı aktörlerin esas alınması yerine yatırımcının “dürtme” (nudge) gibi yöntemlerle uyarılmasının daha etkili olabileceği değerlendirilmektedir. Öte yandan sadece izin lisansları değil çeşitli sertifikalar ile kripto varlık hizmet sağlayıcılarının itibarını belirleyen objektif kurumların oluşturulması ve akıllı düzenlemelerden biri olan “etiketleme” yöntemlerinin kullanılması gerektiği düşünülmektedir. Sonuç olarak, mevcut çerçevenin aşırı düzenleyici riskler taşıdığı ve Türkiye’nin kripto varlık ekosisteminin sağlıklı gelişimi için, riskleri etkin bir şekilde yönetirken aynı zamanda inovasyonu, yatırımı ve rekabeti teşvik eden, daha esnek, orantılı, şeffaf, işbirlikçi ve davranışsal uyumu gözeten hibrit bir düzenleyici modele ihtiyaç duyulduğu sonucuna varılmaktadır. Bu tür bir yaklaşımın, Türkiye’yi bu stratejik alanda küresel bir oyuncu haline getirme potansiyeli taşıdığı belirtilmektedir.

The rapid global growth of crypto-assets and Turkey's emergence as one of the leading markets in this area have made regulatory intervention necessary. This study critically examines the new legal framework for crypto-assets in Turkey, created by amendments to the Capital Markets Law No. 6362 and detailed rules issued by the Capital Markets Board (CMB/SPK), regarding the risk of "over-regulation." The main purpose is to show the possible negative effects (hindering innovation, discouraging investment, reducing competition, regulatory arbitrage) of the strict, sanctions-focused approach taken to meet valid goals like investor protection, market integrity, and Anti-Money Laundering (AML) / Combating the Financing of Terrorism (CFT). Alternatively, it suggests more flexible, balanced, and effective mechanisms using "smart regulation," "soft law," and behavioral economics principles. The method involves examining the key aspects of the new regulatory framework – particularly the high-cost and strict licensing conditions, the apparently excessive administrative and criminal sanctions, the unclear and severe liability rules for custody services (suggesting strict liability) – and the problems in the rollout process (short compliance periods, lack of consultation), assessing them as representing over-regulation. The study argues that this rigid structure creates major barriers to entry, especially for local small and medium-sized enterprises (SMEs), reduces competition, creates a "climate of fear" in the sector discouraging risk-taking, and may drive activities into areas without regulation. The uncertainty about liability in custody services and the risk of platforms potentially being liable even for the mistakes of third parties are highlighted as major issues posing a threat to how the market works. To address these issues, the study suggests regulation based on principles rather than strict rules, risk-based, layered licensing and requirements that differ based on risk levels, transparency and disclosure rules designed with behavioral insights to improve investor decisions, processes for developing standards together with the industry (co-regulation), the "comply or explain" principle for certain areas, regulatory sandboxes that allow controlled testing for innovative projects, and a step-by-step enforcement pyramid model that prioritizes cooperation and sees sanctions as a final option. It is suggested that guiding investors using methods like "nudge" could be more effective than only focusing on bad actors for investor protection. Additionally, it is suggested that objective bodies assessing the reputation of cryptoasset service providers using various certificates, beyond just operating licenses, should be created, and "labelling" methods, as a part of smart regulation, should be used. In summary, the study concludes that the current framework involves risks of over-regulation and suggests the need for a hybrid regulatory model for the sound development of Turkey's crypto-asset ecosystem – one that is more flexible, balanced, transparent, cooperative, and considers behavioral compliance, effectively manages risks while also encouraging innovation, investment, and competition. The study suggests that this kind of approach could position Turkey as a global player in this important area.