KOMORBİD RİSK FAKTÖRLERİYLE AKUT İSKEMİK İNME HASTALARINDA COVID-19 MORTALİTEYİ ARTIRABİLİR


Creative Commons License

Baydemir R., Benli Ş., Aslaner H., Gültekin M., Kalın Ünüvar G., Benli A. R.

Türk Beyin Damar Hastalıkları Dergisi, cilt.27, ss.90-91, 2021 (Hakemli Dergi)

Özet

GİRİŞ VE AMAÇ: COVID-19 hastalarında birçok sistemik komplikasyonlar olduğu gibi santral ve periferik sinir sistemi tutulumlarıda görülebilmektedir. COVID-19 vakalarında yaklaşık %36 oranında nörolojik semptomlar ortaya çıkmaktadır. COVID-19 enfeksiyonunda ortaya çıkan sitokin artışı ile birlikte protrombotik aktivasyonla yaygın mikrovasküler trombozların geliştiği bildirilmiştir ve klinik pratikte bu hastalarda D-dimer düzeyleri yüksek bulunmaktadır. Bu çalışmada amacımız COVID-19 pozitif hastalarda serebrovasküler hastalık görülme sıklığı ve klinik korelasyonunu değerlendirmektir. YÖNTEM: Erciyes Üniversitesi Tıp fakültesinde COVID19 tanısı ile pandemi servisinde takip edilip taburcu olan ve ayaktan takip edilen hastalar çalışmaya alındı. Hastaların demografik bilgileri, akut serebrovasküler hastalık hikayesi, beyin tomografi ve/veya manyetik rezonans görüntüleri, ek hastalıkları, kullandıkları ilaçlar, kan kolesterol düzeyleri, rutin biyokimyasal kan tetkikleri, hemogram, CRP, D-dimer gibi laboratuvar verileri elektronik ortamdaki medikal kayıtlardan tarandı. Akut gelişen ve COVID-19 tanısıyla zamansal ilişkili serebrovasküler hastalıklar değerlendirmeye alındı. Serebrovasküler olaylar iskemik ve hemorajik olay, geçici iskemik atak ve serebral venöz tromboz şeklinde 4 grupta incelendi. Bu hastaların serebrovasküler hastalığa yönelik risk faktörleri de değerlendirilip hangi risk faktörüne sahip hastalarda koronavirüs serebrovasküler hastalık açısından daha fazla risk oluşturduğu da incelendi. BULGULAR: Koronavirüs enfeksiyonu geçiren hastalarda inme sıklığını belirlemek amacıyla retrospektif olarak 1000 hasta tarandı. İskemik serebrovasküler hastalık ve/veya geçici iskemik atak tanısı alan 14 hasta tespit edildi (11 iskemik olay, 3 geçici iskemik atak). Akut iskemik inmeli COVID-19 tanılı hastaların yaş ortalaması 67 idi. Hastaların 8’i erkek, 6’sı kadın idi. COVID-19 tanılı akut iskemik inmeli 14 hastada COVID’e bağlı en sık görülen semptomlar ateş ve solunum güçlüğü olarak belirlendi. Hastaların ortalama başvuru glukoz değerleri 151 mg/dl, lenfosit değerleri 1.2 birim, D-Dimer seviyeleri 1 hastada 14540 gibi yüksek bir değerde iken ortalama değeri 2445 olarak tespit edildi. CRP ortalama değerleri 90 idi. Başvuru ortalama lökosit değeri 6200 idi. Tüm hastaların beyin tomografisi ve diffüzyon MR görüntülemeleri incelendi. Enfarkt lokalizasyonuna baktığımızda, 4 hastada posterior sistem enfarktı, 8 hastada ise anterior sistem enfarktı ve 2 hastada multipl enfarkt alanları izlendi. Başvuru NIHSS skoru 1 hastada 11 iken ortalama değer 2.2 olarak belirlendi. Taburculuk ortalama NIHSS 1.1 olarak tespit edildi. İnme ve akciğer tutulumu olan 4 hasta vefat ederken, taburcu olanların ortalama modifiye rankin skoru 2 olarak bulundu. İnme risk faktörleri incelendiğinde, 4 hastada hipertansiyon, 3 hastada diyabetes mellitus, 3 hastada hipertansiyon ve diyabet birlikteliği, 2 hastada hipertansiyon ve geçirilmiş iskemik serebrovasküler hastalık, 2 hastada kalp yetmezliği, 4 hastada atrial fibrilasyon tespit edildi. Hastaların yarısında çoklu inme risk faktörü olduğu görüldü. TARTIŞMA VE SONUÇ: Çalışmamızda COVID-19 pozitif hasta grubunda inme oranını %1.4 olarak bulduk. Pandeminin başından beri yapılan birçok çalışmalar, COVID-19 olan hastalarda inme insidansının %0,9 ile %2,7 arasında değiştiğini göstermiştir. Koronavirüsün her zaman solunum yolu ile sınırlı olmayıp; nörolojik belirtilerle de karşımıza gelebilmektedir. COVID-19 hastalığı ile birlikte akut iskemik inmesi olan hastalarda, inmesi olmayanlara göre karaciğer, renal ve solunum sistemi gibi multisistem tutulum daha fazla görülmektedir. Bizim çalışmamızda da vefat eden hastaların solunum sıkıntısı ve akciğer tutulumu ön plandaydı. Özellikle akciğer tutulumu ön planda olan ve akut iskemik inme geçiren hastalarda mortalitenin daha yüksek seyredeceğini öngörerek bu hastalarda yakın takibin daha dikkatli yapılması gerektiği literatürle uyumlu olarak bizim çalışmamızın sonucuyla da söylenebilir.