2- Ziyâuddîn İbnu'l-Esîr'in Kinâye Sanatı İle İlgili Görüşleri


Creative Commons License

Çelik Y.

Pamukkale Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt.10, sa.1, ss.96-113, 2023 (Hakemli Dergi)

Özet

Öz

İnsanlar genellikle muhataplarıyla sağlıklı bir iletişim kurabilmek için meramını anlatırken açık ve anlaşılır bir anlatım tarzını kullanmayı tercih etmektedirler. Ancak bu anlatım tarzı, her zaman muhataplarda istenilen tesiri meydana getirmeyebilmektedir. Böyle bir husus, çoğu zaman anlatım tarzındaki açık ve anlaşılır olma durumunu, “sözü üstü kapalı olarak hem hakiki hem de mecâzi manaya gelecek şekilde muhataplara aktarmak” diye tanımlanabilecek kinâyeli anlatım tarzına bırakmaktadır. Zira kelamın bünyesinde kinayeden kaynaklı gerek hakiki gerek mecâzi anlamın muhataplarda bıraktığı bu tesir, sade ve basit bir şekilde yapılan diğer anlatımdan kat kat fazla olacaktır. Kinâye sanatının muhataplar üzerindeki bu etkisi onun ayetlerde, hadislerde, şiirlerde ve Arap kelamında sıkça kullanılmasına sebebiyet vermiştir. Ziyâuddîn İbnu’l-Esîr (ö. 637/1239), hicri 7. yüzyılda yaşamış büyük bir belagat âlimi ve Eyyûbi Devletinde görev almış bir vezir ve divan kâtibidir. O, el-Meselü’s-sâir adını verdiği eserinde kinâye konusuna geniş bir yer ayırmış ve bu konuyu temsil, irdaf ve mücavir başlıkları altında üç kısımda incelemiştir. İbnu’l-Esîr, kinâye sanatında mecâz bulunmasına rağmen kinâyeyi mecâzın değil istiâre sanatının alt başlığına koymuştur. Zira ona göre mecâzın alt başlıkları anlam genişlemesi, teşbih ve istiâredir. Bu bağlamda kinâye, istiâre konusunda da var olan mekniyyün anh’ın (kastedilen mana) hazfedilmesi ile kendini göstermektedir. Bundan dolayı kinâye, mecâzın doğrudan değil istiâre sanatı vesilesi ile dolaylı olarak alt başlığına girmektedir. Diğer yandan İbnu’l-Esîr, kinâye ile birbirine sıkça karıştırılan ta’rîz konusu arasındaki farka değinmiş ve bu farkı ta’rîzin kinâyeden daha gizli olması ile açıklamıştır. Çünkü kinâyenin delalet ettiği anlam, yapısında hem hakiki hem de mecâz yönleri kapsamakta iken; ta’rîz konusunun delaleti, insanın zihninde bulunan manayı karşı tarafa ima ve işaret yoluyla aktarmasını içermektedir.