Termik santraller, yerli yakıt kullanımıyla elektrik üretiminde önemli bir rol oynamakta olup, bu santrallerin doğrudan çevresel etkilerinin yanı sıra, yakıt olarak kullanılan kömürün üretim süreçleri de ciddi çevresel baskılara neden olmaktadır. Bu çalışmada, Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi'nde açık ocak yöntemiyle işletilen bir linyit maden ocağının çevresel etkileri kapsamlı bir şekilde değerlendirilmiştir. Araştırma, madene yakın iki yerleşim yerinde hava kalitesi (PM₁₀, PM₂.₅, nem, sıcaklık, rüzgâr hızı ve yönü) ile gürültü (dBA) ölçümlerini içermektedir. Ayrıca, maden drenaj sularındaki çevresel parametreler (pH, sıcaklık, çözünmüş oksijen, askıda katı madde, biyokimyasal oksijen ihtiyacı (BOİ), kimyasal oksijen ihtiyacı (KOİ), yağ-gres, fenol, sülfat, arsenik, bakır, demir, cıva, çinko, kadmiyum, krom (+6), kurşun, nikel ve toplam siyanür) aylık olarak izlenmiştir. Çeşitli çevresel parametreler üzerinde yapılan kapsamlı analizler, araştırmanın temelini oluşturmuş, ancak bu özetin sınırları nedeniyle yalnızca en önemli bulgulara yer verilmiştir. Hava kalitesi ölçüm sonuçlarına göre, A köyünde PM₁₀ konsantrasyonunun altı yıllık ortalama değeri 16,92 μg/m³, B köyünde ise 25,37 μg/m³ olarak bulunmuştur. Yıllık değişimler incelendiğinde, 2017–2018 yıllarında PM₁₀ seviyesinin en yüksek olduğu ve A köyünde dört, B köyünde ise 33 kez sınır değerin aşıldığı tespit edilmiştir. Maden drenaj suyu analiz sonuçlarına göre askıda katı madde parametresinin bir kez, sülfat parametresinin ise yedi kez sınır değeri aştığı gözlemlenmiş; demir konsantrasyonunda ise dalgalanmalara rağmen sınır değerin aşılmadığı belirlenmiştir. Gürültü seviyelerinin özellikle Nisan ayında önemli dalgalanmalar gösterdiği, bunun yağmur gibi olumsuz hava koşullarının etkisiyle elektronik cihazları koruyan sundurmaya çarpan damlaların oluşturduğu seslerden kaynaklandığı düşünülmüştür. Bu bulgular, linyit madenciliği ve termik santral faaliyetlerinin çevresel etkilerini etkili bir şekilde yönetebilmek için stratejik önlemlerin alınmasının önemini vurgulamaktadır. Araştırmanın sonuçları, çevresel riskleri azaltmaya yönelik politikaların geliştirilmesi ve uygulamaların güçlendirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Thermal power plants play a crucial role in electricity generation using domestic fuel sources. In addition to their direct environmental impacts, the coal extraction process also contributes to various environmental pressures. This study evaluates the environmental impacts of a lignite mine operating with an open-pit method in Turkey’s Central Anatolia Region. Within the scope of the research, air quality (PM₁₀, PM₂.₅, humidity, temperature, wind speed, and wind direction) and noise (dBA) measurements were conducted in two settlements near the mine. Additionally, monthly monitoring of mine drainage water was performed for parameters including pH, temperature, dissolved oxygen, suspended solids,biochemical oxygen demand (BOD), chemical oxygen demand (COD), oil and grease, phenol, sulfate, arsenic, copper, iron, mercury, zinc, cadmium, chromium (+6), lead, nickel, and total cyanide. The air quality analysis revealed that the six-year average PM₁₀ concentration was 16.92 μg/m³ in Village A and 25.37 μg/m³ in Village B. Examining annual variations, PM₁₀ levels exceeded the limit values four times in Village A and 33 times in Village B during 2017-2018, the period with the highest recorded concentrations. The mine drainage water analysis indicated that suspended solids exceeded the limit once, while sulfate concentrations exceeded the threshold seven times. Although iron levels remained within regulatory limits, significant fluctuations were observed. Furthermore, noise levels exhibited noticeable variations, particularly during April. These findings emphasize the importance of implementing strategic measures to mitigate the environmental impacts of lignite mining. This study has an important role in assessing the long- term and multifaceted environmental impacts of open-pit lignite mining on nearby settlements.