AEGEAN SUMMIT 2nd INTERNATIONAL SOCIAL SCIENCES CONGRESS, İzmir, Turkey, 27 - 28 March 2021, pp.1
Simsarlık sözleşmesi,
Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 520/1’de “simsarın
taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya
kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde
ücrete hak kazandığı sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır. Tacir ile
arasındaki ilişkisinin geçici nitelikte olduğu bağımsız bir yardımcısı olan
simsar, meslek şeklinde yürütmek zorunda olmadığı aracılık faaliyeti
neticesinde taraflar arasında asıl sözleşmenin hukuken geçerli bir şekilde
kurulması halinde, simsarlık sözleşmesinde kararlaştırılan, bu sözleşmede
kararlaştırılmamış ise tarifeye, tarife de yoksa teamüle göre belirlenen ücrete
hak kazanır (TBK m. 521; m. 522). Dikkat edileceği üzere, simsarlık
sözleşmesinden doğan ve bu sözleşmenin zorunlu unsuru olan ücret hakkı, başarı
şartına bağlıdır. Teknolojik gelişmelere bağlı olarak ekonomik yaşamda meydana
gelen değişimler neticesinde ticari hayatta önemini sürdüren ve farklı
görünümleri olan simsarın ücret hakkı, öğretide oldukça tartışmalı bir konu
olup, bu durum yargı kararlarına da yansımıştır. Bu nedenle özellikle iş
sahibinin kurulmasını amaçladığı sözleşme ile taraflar arasında kurulan asıl
sözleşmenin farklı nitelikte olması halinde simsarın ücrete hak kazanıp
kazanmayacağı ve bu konuda ileri sürülen ekonomik amaç kriteri, asıl
sözleşmenin kurulmasından önce veya bu sözleşmenin ifası şartına bağlı olarak
ücret ödeneceğinin kararlaştırılıp kararlaştırılamayacağı, asıl sözleşmenin
kurulması ile simsarın aracılık faaliyeti arasındaki nedensellik bağının
tespiti, hangi durumlarda simsarın ücret hakkını kaybedeceği veya ücret ödenmiş
ise bu ücretin iadesinin istenebileceği, bu bağlamda asıl sözleşmenin
geçersizliğinin her bir geçersizlik sebebine bağlı olarak ücret hakkı
bakımından doğurduğu farklılıklar konuları üzerinde durularak simsarın ücret
hakkının incelenmesi gereklidir. Bu doğrultuda tebliğimizde simsarın ücret
hakkı konusu, Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan hükümler ve özellikle tartışmalı
hususlarda öğreti görüşleri ve yargı
kararları dikkate alınarak ayrıntılı bir şekilde incelenecektir.