Adalet Yayınevi, Ankara, 2018
Çalışmamızın
konusunu, “Tüketici Hukukunda Ayıplı Maldan Sorumluluk” oluşturmaktadır. Ayıplı
mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da
modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri
taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır. Böyle bir malın ifası ise
ayıplı maldan sorumluluğu doğurur.
Ayıplı
maldan sorumluluk, Roma hukukuna kadar dayanan özel bir sorumluluk halidir.
Sorumluluğun dayandığı temel esaslar günümüze kadar değişiklik göstermiştir.
Keza ayıplı malın ifası halinde malı satın alan kişiye, farklı haklar
tanınmıştır. Ayıplı malın ifası halinde kendisine bazı haklar tanınan bu kişiye,
19. yy’a kadar klasik anlamda alıcı denilmiştir. Bu dönemin sonlarına doğru,
satıcı karşısında tüketiciden bahsedilmeye başlanmıştır. Zira sanayi devrimin
etkisiyle satıcı ile alıcı arasında bilgi, tecrübe ve uzmanlık açısından önemli
farklılıklar meydana gelmiştir. Özellikle seri üretime geçilmesi malların
çeşidini ve miktarını arttırmıştır. Keza satıcıların amacı değişerek, kar ve
kazanç sağlama olmuştur. Bunun sonucunda ihtiyaçtan fazla üretim, arz talep
dengesini bozmuştur. Üretim fazlalığı sebebiyle alıcı konumundaki tüketiciler
bir takım araçlarla sömürülmeye başlanmıştır. Böylece üretim safhasının
karmaşık yapısı tüketicinin özgür iradesini sınırlandırılmasına sebebiyet
vermiştir. Tüketicide, mal satın alma düşüncesi yokken, girişimcilerin kullandığı
reklam, ilan, ambalaj vb. araçların etkisiyle bu irade oluşmuştur. Üstelik
tüketici, ihtiyacından fazla mal satın almaya başlamıştır. Ancak seri üretimin
baş döndüren etkisi, satıcı tarafından tüketiciye sunulan malların sözleşmeye
uygun olarak ifa edilmemesinde artış meydana getirmiştir. Bir başka deyişle özgür
iradesi sınırlandırılan tüketici, ayrıca ayıplı malın ifası ile karşı karşıya
kalmıştır. 20. yy’a gelindiğinde tüketicinin, ayıplı mallara karşı korunma
ihtiyacı her geçen gün artmıştır. Bu sebeple ayıplı maldan sorumluluk, yukarıda
izah edilen sebeplerin aşılmasında önemli bir görev üstlenmiştir.
Ayıplı
maldan sorumluluk, satıcının tüketici sözleşmesine uygun bir malı ifa etmemesi
sonucu doğmaktadır. Bu sebeple ayıplı maldan sorumluluğun doğmasının en önemli
şartlardan birisi ifadır. Satıcı, tüketiciye malı ifa etmemiş veya tüketici,
ifayı reddetmişse bu sorumluluktan bahsedilemez. Zira tüketici sözleşmesinin
akdedilmesinde tüketici ve satıcı bir amaç taşır. Satıcı, bir satış bedeli
karşılığında malını satmaktadır. Tüketici ise, satıcıya vermiş olduğu satış
bedeli karşılığında malın zilyetliğini ve mülkiyetini kazanmak istemektedir.
Keza satıcının, tüketiciye karşı bu asli borçlarının yanında feri borçları da
bulunmaktadır. Konumuz açısından satıcının ayıpsız bir malı tüketiciye ifa
etmekle yükümlü olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla
satıcının ayıpsız bir mal ifa etme borcunun olup olmadığı önem arz etmektedir.
Satıcının
ayıplı maldan sorumluluğu, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da
düzenlenmektedir. Keza Türk Borçlar Kanununda da satıcının ayıplı maldan
sorumluluğuna ilişkin hükümler yer almaktadır. Söz konusu hükümlerin sübjektif
ve objektif açıdan uygulama alanlarının belirlenmesi önemli bir sorun olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bu sebeple TKHK’nın kapsamının belirlenmesi
gerekmektedir. TKHK m. 2 gereği, TKHK her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye
yönelik uygulamaları kapsamaktadır. Dolayısıyla TKHK’daki ayıplı maldan sorumluluk
hükümleri, ancak bir tüketici işleminin söz konusu olduğu durumlarda uygulama
alanı bulacaktır.
Tüketici
işleminin konusu, mal ve hizmettir. Mal ve hizmet, TKHK m. 3’de tanımlanmıştır.
Çalışmamızın konusu açısından mal kavramı da önem arz etmektedir. Zira mal
kavramı, TKHK’ya göre sınırlandırmaya tabi tutulmuştur. Bu sebeple mal
kavramının kapsamının belirlenmesi gerekmektedir.
Bir
malı, diğer mallardan ayıran ya da malın değerini, yararlılığını veya
kullanımını etkileyen nitelikler bulunmaktadır. Bu niteliklerin, malda objektif
olarak bulunması gerekmektedir. Aksi takdirde bu niteliklerden sapan mallar,
ayıplı kabul edilir. Keza bir satış sözleşmesinin konusunu oluşturan mala
ilişkin olarak, tarafların nitelik bildirimi söz konusu olabilir. Bu durumda
belirtilen nitelikler dışında bir malın ifasıda, ayıplı kabul edilir. İşte
satıcının tüketici sözleşmesine uygun bir malı ifa edebilmesi için, malın objektif
olarak sahip olması gereken özellikleri taşıması veya tarafların kararlaştırdıkları
örnek ya da modele uygun olması gerekmektedir. Aksi takdirde satıcının ayıplı
maldan sorumluluğu doğar. Bu nedenle ayıplı maldan sorumluluğa yol açan
şartlarında ele alınması icap etmektedir.
Ayıplı
maldan sorumlu olan satıcı karşısında tüketici bir takım haklara sahip olur.
TKHK m. 11’de tüketicinin sahip olduğu haklar sayılmıştır. Buna göre tüketici,
sözleşmeden dönme, malı ayıpsız misli ile değiştirme, malın ücretsiz onarılması
ve ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme haklarına sahiptir. Keza TKHK
m. 11/6 ile tüketicinin genel hükümler çerçevesinde tazminat isteme hakkı da
saklı tutulmuştur. Böylece tüketici, seçimlik haklar ile birlikte tazminat
talebinde de bulunabilecektir. İşte tüketicinin sahip olduğu söz konusu bu
hakların hangi şartlar altında kullanılacağı önem arz etmektedir. Bunun yanında
bu hakların kullanılması ile ortaya çıkacak olan hukuki sonuçların da
incelenmesi gerekmektedir.
Nihayet
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında bu konuya ilişkin
olarak yayınlanmış bir eser bulunmamaktadır. Bu durum konunun seçiminde önemli
bir etken olmuştur. Sonuç olarak ayıplı maldan doğan sorumluluk çalışmamızda
tüm yönüyle ele alınmaya çalışılacaktır. Özellikle ayıplı maldan doğan
sorumlulukla ilgili tartışmaların ve ileri sürülen çözümlerin bir bütün olarak
okuyucuya verilmesi amaç edinilmiştir. Keza gelecekte yapılacak olan
araştırmalara kaynaklık etmek ve uygulayıcılara yol göstermek bu çalışmanın
amaçlarından olmuştur.
Çalışmamızın
konusunu, “Tüketici Hukukunda Ayıplı Mallar” oluşturmaktadır. Bu sebeple ilgili
konu incelenirken bazı konulara yer verilmemiş ya da bu konular hakkında kısa
açıklama yapılmıştır. Zira herşeyden önce çalışmamız bir yüksek lisans tezidir.
Konunun bütün yönleriyle ele alınması çalışmanın amacının aşılması anlamına
gelebilir. Bu sebeple çalışmamızda TKHK’da özel olarak düzenlenen sözleşmeler
tek tek ele alınmamıştır. Keza sorumluluk hukuku, borç ve borç çeşitleri
detaylı bir şekilde incelenmemiştir. Ancak ilgili kurumlara, ilgili yerlerde
gerektiği ölçüde yer verilmiştir.
Çalışmamız
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun dikkate alınarak yazılmıştır.
Bununla birlikte TKHK m. 83 gereği 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun ilgili
hükümleri çalışmamızda önemli yer işgal etmiştir. Zira TKHK m. 83’de “TKHK’da
hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanacağı” açıkça belirtilmiştir. Keza 4077
sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’nun yürürlülükten kalkması
üzerinden çok kısa bir süre geçmiş olduğu için, önem arz eden konularda
gerektiği ölçüde bu kanun hükümlerinden de yararlanılmıştır. Ayrıca
çalışmamızda tüketiciyi korumaya yönelik Avrupa Birliği Direktifleri, TKHK’ya
dayanılarak çıkarılan ilgili yönetmelik ve mevzuat hükümleri de yer almaktadır.
Ayıplı maldan sorumlulukla ilgili bu düzenlemelerde yer alan ilgili hükümlerden
de istifade edilmektedir.
Tezimiz
bu giriş bölümünün dışında, üç bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Birinci bölümde
tüketici hukukuna ilişkin temel bilgilere yer verilmiştir. Bu ilk bölümde
sırasıyla tüketici hukukunun tarihsel gelişimi, tüketici hukukuna ilişkin temel
kavramlar, tüketici işlemi ve tüketiciye yönelik uygulamalar ve tüketici
sözleşmesi inceleme konusu yapılmıştır.
İkinci
bölümün konusunu ayıplı mal kavramı oluşturmaktadır. Bu bölümde yer alan
konular, iki ana başlık altında ele alınmıştır. İlk başlığımızda mal kavramı
genel olarak ele alınarak, mal kavramının türlerine yer verilmiştir. İkinci
başlık altında ise ayıplı mal ve türleri aktarılmaya çalışılmıştır. Keza TKHK
açısından ayıplı mal ve türleri detaylı bir şekilde inceleme konusu
yapılmıştır.
Üçüncü
bölümde ayıplı maldan sorumluluk ve ayıplı mal nedeniyle tüketiciye tanınan haklar
incelenmiştir. Bu bölüm sorumluluk hukukuna ilişkin genel bilgiler, ayıplı
maldan sorumluluğun hukuki niteliği,
ayıplı maldan sorumluluğun şartları, ayıplı mal nedeniyle tüketiciye tanınan
haklar ve ayıplı maldan doğan sorumluluk ile Türk Borçlar Kanunu'nun genel
hükümlerindeki diğer hukuki imkanlar arasındaki ilişki olmak üzere beş ana
başlıktan oluşmaktadır. Keza ayıplı maldan doğan zamanaşımı ve ispat yükü gibi
konulara da bu bölümde yer verilmiştir.
Çalışmamızın
sonuç kısmında ise ulaşılan neticeler yer almıştır.