Mahābhārata’da Evlilik ve Kadının Konumunun Biyo-İktidar Kuramı Bağlamında Değerlendirilmesi


Küçükler A.

KARE : ULUSLARARASI KARŞILAŞTIRMALI EDEBIYAT TARIH VE DÜŞÜNCE DERGISI = KARE : INTERNATIONAL JOURNAL OF COMPARATIVE LITERATURE, HISTORY AND PHILOSOPHY, sa.13, ss.44-65, 2022 (Hakemli Dergi)

Özet

Evlilik iki bireyin haklarını düzenleyen ve aile olarak toplumda kabul görmesi için yapılan bir antlaşma olarak tanımlanabilir. Tarih boyunca evlilik, yalnızca aile kurumu ve akrabalık ilişkilerini düzenleyen bir yapı olmakla kalmamış, yerine göre ülkeler arası ilişkileri de tesis eden toplumun inşa aracı olagelmiştir. Dolayısıyla toplumdan topluma değişen biçimleriyle aile içinden toplumun geneline iktidar birey ilişkilerinin şekillenmesinde önemli bir yere sahiptir. Bu makalede Hindistan’ın en hacimli destanı olan Mahābhārata’daki evlilik törenlerinin ve kurumunun incelenerek kadının konumunun biyo-iktidar kuramı çerçevesinde değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.

Tarihi milattan önce üçüncü yüzyıla dayanan Mahābhārata’da, iki akraba aile arasındaki taht mücadelesi anlatılırken ana kurguyu destekleyen yan hikâyelerde soyun devamı ve iktidarın elde edilmesi amacıyla yapılan evliliklere de değinilmektedir. Ortaya çıktığı toplumun geleneklerini ve değer yargılarını ortaya koyması açısından zengin bir kaynak olan destanda sınıf içi, sınıflar arası ve hatta türler arası evlilik örneklerine rastlanmaktadır. Evlilik törenleri, poligami, poliandri gibi uygulamalarla kadının tüm bu süreç içerisinde toplumdaki yeri, kadından evlilik kurumu içinde beklenen rol ve ideal kadın tanımı farklı kuramlarla değerlendirilebilecek zengin bir malzeme sunmaktadır. Nitekim eser Michel Foucault’nun biyo-iktidar kuramı çerçevesinde ele alındığında kadını tabi kılan ve uysallaşmaya yönlendiren pek çok örnekle karşılaşılmıştır. Biyo-iktidar kuramında, iktidarın toplumun her biriminde bulunduğundan ve kişiler arası bir iletişim olduğundan bahseden Foucault’ya göre iktidar, oluşturduğu söylemlerle özneyi ve toplumu yapılandırmaktadır. Eser bu bağlamda değerlendirildiğinde destanda kendilerini eşlerine adayan Draupadī, Gāndhārī, Kuntī, Mādrī gibi kadın karakterlerin erdemli, ideal kadınlar olarak tanımlandıkları ve topluma rol model olarak sunuldukları görülmektedir. İdeal kadın rollerini benimsemiş karakterlere ait hikâyeler içerisinde de yer bulan, kadının eşine ve soyun sürdürülmesine olan adanmışlığını gösteren Sati ve Levirat gibi evlilikle bağlantılı uygulamalar da makale kapsamında ele alınan konular arasındadır.

Hindu inancının, özellikle Vishṇu mezhebine ait değerlerin ön plana çıktığı eser, Tanrıların ve din adamlarının toplumsal olaylara sıklıkla yaptığı müdahalelerle dinî bir etki alanı da oluşturmaktadır. Biyo-iktidar kuramı çerçevesinde, evlilik ve kadının konumu açısından incelenen destanın dinî değerlerle güçlendirilmiş, ataerkil bir toplum düzenini yansıttığı anlaşılmaktadır.

Marriage can be defined as a treaty that regulates the rights of two individuals and is made for their acceptance in society as a family. Throughout history, marriage has not only been a structure that regulates family institutions and kinship relations but has also been a means of building a society that establishes relations between countries. Therefore, with its forms changing from society to society, power has an important role in shaping individual relations from family to society in general. This paper aims to evaluate the position of women within the framework of bio-power theory by examining the marriage ceremonies and institutions in the Mahābhārata, which is the most voluminous epic of India.

In the Mahābhārata, which dates back to the third century BC, the struggle for the throne between two related families is described, while the side stories that support the main structure also refer to marriages made for the continuation of the lineage and the acquisition of power. In the epic, which is a rich source in terms of revealing the traditions and value judgments of the society in which it emerged, examples of intra-caste, inter-caste, and even inter-species marriages are encountered. With practices such as marriage ceremonies, polygamy, and polyandry, the place of women in society throughout this process, the role expected from women in the institution of marriage, and the definition of the ideal woman provide a rich material that can be evaluated with different theories. When the epic is handled within the framework of Michel Foucault's bio-power theory, many examples have been encountered which are subordinate women and lead them to docile. In his theory of bio-power, Foucault mentions that power is found in every unit of society and that there is interpersonal communication. According to Foucault, power structures the subject and society with the discourses it creates. In this context, it is seen that female characters such as Draupadī, Gāndhārī, Kuntī, and Mādrī, who dedicate themselves to their husband in the epic, are defined as virtuous, ideal women, and presented as role models to society. Marriage-related practices such as sati and levirate, which are also included in the stories of characters who have adopted ideal female roles, showing the woman's devotion to her husband and the continuation of her lineage, are among the topics covered in this article.

As mentioned in the epic, in which the values belonging to especially the values of the Vishṇu sect of the Hindu faith, come to the fore, also constitutes a religious sphere of influence with the frequent interventions of the gods and clergy in social events. It is understood that the epic, which is examined in terms of marriage and the position of women within the framework of bio-power theory, reflects a patriarchal social order reinforced by religious values.