Eczacılıkta Yenilikler-3, Gülbin Özçelikay,İlkay Yıldız, Editör, Ankara Üniversitesi, Ankara, ss.249-264, 2020
Kanser hücrelerinin çoğalmasındaki spesifik fonksiyonları inhibe eden
moleküllerin tanımlanması, kanser tedavisinde en başarılı yollardan biri olarak
kabul edilmektedir. EGFR aşırı aktivasyonu çok sayıda kanserde gözlenmekte,
bu nedenle EGFR'yi ve downregüle eden sinyal kaskadlarını hedeflemek kanser
tedavisinde rasyonel ve değerli bir yaklaşım olarak kabul edilmektedir. Hem birinci nesil geri dönüşümlü EGFR-TKİ’leri gefitinib
ve erlotinib hem de ikinci nesil kovalent EGFR‐TKİ afatinib, KHDAK hastalarının
EGFR mutasyonlarını aktive ederek hayatta kalımı önemli ölçüde geliştirmiştir.
Bununla birlikte, ikincil bir EGFRT790M
mutasyonu, birinci ve ikinci nesil EGFR‐TKİ ilaçlarına karşı klinik olarak
kazanılmış dirence yol açmaktadır. Bazı
üçüncü nesil EGFRWT inhibitörleri geliştirilmiş ve faz çalışmalarına
alınmıştır, bunlar arasından sadece osimertinib, EGFRT790M barındıran
KHDAK hastaların tedavisi için Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi tarafından
onaylanmıştır. Daha yakın zamanlarda,
üçüncü nesil geri dönüşümsüz inhibitörlere baskın direnç mekanizması olarak
üçüncül bir EGFRC797S mutasyonu rapor edilmiştir. EGFRC797S mutasyonun üstesinden gelebilmek
için ilk keşfedilen allosterik EGFR inhibitörü EAI001’dir. SAR
çalışmalarıyla EAI045, ileri çalışmalarla TREA-0236
molekülleri keşfedilmiştir. Dördüncü nesil
allosterik EGFR inhibitörlerinin geliştirilmesi son derece önemli bir
beklentidir.
Bu derleme, kazanılmış direnç mekanizmalarını ve Medisinal Kimya açısından
birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü nesil EGFR inhibitörlerindeki en son
gelişmeleri özetlemektedir.
Anahtar kelimeler: Allosterik inhibisyon, EGFR, EGFRT790M, EGFRC797, KHDAK.