KELÂMDA MAKĀSID DÜŞÜNCESİNE TEMEL OLUŞTURMASI BAKIMINDAN İLAHİ SIFATLAR


Kaya S.

BILIMNAME: DUSUNCE PLATFORMU, cilt.52, sa.2, ss.273-305, 2024 (ESCI)

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 52 Sayı: 2
  • Basım Tarihi: 2024
  • Doi Numarası: 10.28949/bilimname.1410853
  • Dergi Adı: BILIMNAME: DUSUNCE PLATFORMU
  • Derginin Tarandığı İndeksler: Emerging Sources Citation Index (ESCI), Academic Search Premier, ATLA Religion Database, Index Islamicus, MLA - Modern Language Association Database, Religion and Philosophy Collection, TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.273-305
  • Erciyes Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Dinî hükümlerin temel amaçlarını ifade eden makāsıd, İslâmî ilimlerin kendine özgü bağlamları içinde ciddi tartışma alanları ortaya çıkaran önemli kavramlardan biridir. Kelâmda makāsıd kavramıyla, ilahî fiillerin ancak bir gaye ve maksatla, faydalı ve hikmetli olana yönelik olarak gerçekleşeceği düşüncesi ifade edilmektedir. Bu doğrultuda Muʻtezile ve Mâtürîdîler makāsıd düşüncesine yer veren kelâm ekolleridir. Onların bu husustaki görüşlerinin, ilahî sıfatlara yükledikleri anlamlar ve bu sıfatları tasavvur ediş biçimleri ile önemli bir ilişkisi söz konusudur. Nitekim tarihsel süreçte ilk tartışma konularından biri olan ilahî sıfatlar meselesi giderek derinlik kazanmış ve birbirinden farklı Allah tasavvurlarının gelişmesine neden olmuştur. Bu bakımdan çalışmamızda, Muʻtezilî ve Mâtürîdî kelamcıların temel eserleri dikkate alınarak onların makāsıda dair düşüncelerinin ilahî sıfat anlayışları bakımından temellendirilmesi amaçlanmıştır. Onların özellikle ilim, hikmet ve adalet sıfatlarına yükledikleri anlamlar Allah’ın yaratması, teklifte bulunması ve bunlarla bağlantılı hususlarda makāsıd düşüncesine yer vermelerinde önemli bir etkide bulunmuştur. Örneğin Muʻtezile’ye göre Allah, zâtı gereği âlimdir. Âlim olması, O’ndan ayrı düşünülemez. Bu hakikat Allah’ın ezelî olarak her şeyin bilgisine sahip olduğu anlamına gelir. Adaletin iyi, zulmün kötü olduğu bilgisi bu kapsamda ezelî bir bilgidir ve dinî hükümlerin içeriğiyle örtüşür. Ezelî ilimde sabit olduğu düşünülen diğer hakikatler ve nitelikler de ilahî maksadın mahiyeti üzerinde etkilidir. Mâtürîdîler ise, hikmet merkezli bir itikâdî doktrin geliştirmişlerdir. Onlara göre hikmet, Allah’ın zâtî bir niteliğidir. Hikmetin yokluğu, bilgisizlik demektir. Allah ise bundan münezzehtir. Her iki ekolün de ilahî bilgiye dair bu güçlü vurgusunun ve diğer ilahî sıfatları buradan hareketle izah etmelerinin makāsıd düşüncesini geliştirmelerinde önemli bir etkide bulunduğu görülmektedir