12. Ulusal Epilepsi Kongresi, İstanbul, Türkiye, 27 - 30 Mayıs 2021, ss.27
AMAÇ Paraneoplastik nörolojik sendromlar, kanserin immün aracılı komplikasyonudur. Opsoklonusmyoklonus ataksi (OMA) her yöne kaotik göz hareketleri, gövde ve ekstremitelerde myoklonik atımlar ve
ataksi olarak tanımlanan bir bozukluktur. Küçük hücreli akciğer kanseri, meme, over kanserleriyle birlikte
görülebilmektedir. Bazı hastalarda BOS’da ve serumda paraneoplastik antikorlar tespit edilebilmektedir. Bu
çalışmada paraneoplastik olarak meme kanseriyle ilişkilendirilen anti-Ri antikoru pozitif olan ve olmayan 2
OMA tartışılmıştır. YÖNTEM OLGU 1: 56 yaşında kadın hastada nistagmus, ataksi, dismetri, disdiadokinezi
mevcuttu. Hasta OMA olarak değerlendirildi. Sol memede yer kaplayıcı lezyon izlendi. Paraneoplastik
antikorlar saptanmadı. Sol modifiye radikal mastektomi operasyonu yapıldı. Patolojisi invaziv papiller ve
duktal karsinom olarak sonuçlandı; triple (-) olarak değerlendirildi. IVMP ve IVIG’le semptomlarda düzelme
izlenmedi. Operasyon sonrası ataksi ve myoklonusun şiddetinde azalma izlendi. Postoperatif IVMP, plazmaferez,
IVIG uygulandı. İdame immunsupresif tedavi olarak rituksimab başlandı. OLGU 2: 66 yaşında kadın hasta
vücutta titreme, yürümede dengesizlik şikayetleriyle başvurdu. Hasta OMA olarak değerlendirildi. BOS antiRi pozitifti. Sol memede lezyon saptanması üzerine sol modifiye radikal mastektomi operasyonu yapıldı.
Patolojisi invaziv duktal karsinom olarak sonuçlandı. Ameliyat sonrası IVMP ve plazmaferez tedavi uygulandı.
Hastanın şikayetleri operasyon ve immunsupresif tedaviler sonrası stabil seyretti. SONUÇ Paraneoplastik
OMA olgularında klinik semptomların şiddetiyle tedaviye yanıtı belirleyen klinik ve immünolojik parametreler
net değildir. Paraneoplastik antikor sonucuyla tedavi yanıtı ve prognoz arasında ilişki kurulamamıştır.
Olgumuzdan triple negatif gibi agresif tümöre sahip olan birinci olgudaki hastada nörolojik semptomlar
ikinci olgudaki hastaya göre daha şiddetli seyretmiştir. YORUM Meme kanseri subtipleriyle paraneoplastik
sendromun derecesi arasındaki ilişki gelecekteki çalışmaların konusu olabilir. Bu ilişkiyi ortaya koyacak geniş
serili prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır.