Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi, cilt.5, sa.1, ss.292-313, 2017 (Hakemli Dergi)
Teknoloji, pek çok alanda gündelik davranış pratiklerini değişime uğratarak, yeni davranış biçimlerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu yönüyle toplumsal yaşamı büyük ölçüde değişime zorlayan teknoloji, aynı zamanda kişisel ilişkilerde de etkin bir hale gelmektedir. Özellikle 20. Yüzyılın sonlarından itibaren hız kazanan dijitalleşmeyle birlikte, enformasyon ve iletişim teknolojilerinde de bir dönüşüm yaşanarak, önce internet ardından da kişilerin ve grupların kendi aralarında veya geniş kitlelerle paylaşımda bulunabildikleri sosyal medya ortaya çıkmıştır. Toplumun pek çok kesiminde, çeşitli boyutlarda etkili olan internet içerikleri; akademisyenlerin mesleki yaşamı ve eğitim dünyasına getirdiği yeniliklerle değişimi zorlarken, geleneksel iletişim ve eğitim yöntemlerinin ise halen belirleyici bir nitelik taşıdığı görülmektedir. Dijital yaşamın, toplumsal hayatın çeşitli katmanlarını etkilediği günümüzde özellikle sosyal medyanın, iletişim akademisyenlerinin mesleki yaşamlarına etkilerinin tartışıldığı bu çalışma, geleneksel ilişkilerin sosyal medya ortamında gerçekleşen iletişimde belirleyici olduğunu göstermektedir. İletişim akademisyenlerinin sosyal medya kullanımı ve sosyal medyada kurdukları iletişimin niteliğine ilişkin internet üzerinden anket uygulaması yapılarak gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları; iletişim akademisyenlerinin sosyal medyayı haberleşme, günlük bilgileri edinme gibi sosyal ilişkilerde yoğun biçimde kullandıklarını gösterirken, mesleki yaşamlarında; ders notlarını paylaşma, bilimsel kaynaklara ulaşma amacıyla kullanımının yoğunluklu olmadığını ortaya koymaktadır. Diğer yandan akademisyenler sosyal medyanın öğrenci-akademisyen arasındaki ilişkilerde interaktif paylaşım sağladığını düşünmesine karşın, geleneksel iletişim yöntemlerinin kendilerini öğrenci nazarında daha saygın kıldığını düşünmektedir. Akademisyenlerin bu tutumunda mesleki ve sosyal statüden kaynaklı geleneksel ilişkilerin belirleyici olduğu görülmektedir.