II. Uluslararası Bilim ve Yazı Dili Olarak Türkçe Sempozyumu, Kayseri, Turkey, 18 - 20 May 2024, pp.401-407
Sibirya’nın Türk dili, kültürü ve tarihi
açısından büyük ehemmiyet arz ettiği biline gelmiş bir hakikattir. Kadim
zamanlardan beri Türklerin bu coğrafyada önemli bir rol oynadıkları konusunda
bütün bilim adamları hemfikirdir. Ancak bu durma rağmen, Türklerin bu
coğrafyadaki geçmişleri konusunda bazı konularda tartışmalar mevcuttur.
Kimileri Sibirya’nın Türklerin ana yurdu olduğu fikrini ileri sürerken kimileri
Türklerin bu coğrafyaya çok kadim bir zamanda dışarıdan geldiklerini
düşünmektedir, kimileri ise Türklerin Sibirya’ya nispeten geç bir vakitte
intikal ettikleri görüşünü savunmaktadır. Her hâlükârda Türkler, yazılı tarihin
başlarından beri bu coğrafyada bulunmuşlar ve damgalarını buraya vurmuşlardır.
Zaman zaman buralarda büyük devletler kurmuşlar, zaman zaman ise buraları başka
yerlerde kurdukları devletlerin hudutları içerisine dâhil etmişlerdir. Bunun
sonucunda da günümüzde Sibirya’nın farklı bölgelerinde kısmen öbekler hâlinde,
kısmen de dağınık şekilde farklı Türk toplulukları yaşamaktadır. Bu büyük
coğrafyada Türklerle birlikte, pek çok halk da bulunmaktadır. Bu haklar
Moğolca, Tunguzca gibi Altay dilleri; Samoyetçenin farklı lehçeleri ve birtakım
başka Fin – Ugor dilleri gibi Ural dilleri; çeşitli Paleo-Sibirya ve Yenisey
dilleri gibi pek çok farklı yerli dilleri ve elbette Rusça gibi bir Slav dili
konuşmaktadırlar. Bu dillerle Sibirya Türk lehçeleri çeşitlilik gösteren
seviyelerde temas içerisindedir ve çok çeşitli sosyal ilişkiler içeren bir dil
alanı (Sprachbund veya linguistic area) meydana gelmiştir. Bu bildiride
Türkçenin bu farklı dillerle kurduğu sosyal ilişkiler ele alınacaktır.