Hermeneutikle felsefi anlamda uğraş ta Antik Yunan’a kadar gitmektedir. Buaçıdan bakıldığında aslında 18. yüzyılda sistematik anlamda ismini almadan önce dehermeneutikten bahsetmek mümkündür. Bu zamandan önce kendisinin sorduğu ve cevaparadığı sorular farklı bağlamlarda (genel olarak ikincil olarak) tartışılmış vekonuşulmuştur. Burada söz konusu olan daha ziyade metin yorumlamalarıdır. Fakat Antikdünyada her şeyden önce de Aristoteles’te buna dünyanın anlaşılması ve bunun dilselanlamda ifade edilmesi gibi konular eklenmiştir. Bu ilk anlamanın karşısında yabancıdilsel ifadelerin anlaşılması ikincil olarak söz konusu olmuştur. Yeniçağ bu eski problemitekrar ele almış ve bunu kendi anlama konseptine entegre etmeye çalışmıştır. Bu bağlamdabazen bir anlama konsepti bazen de diğer anlama konsepti baskın gelmiştir. Genelanlamda hermeneutik anlayışları 17. yüzyıldan beri gittikçe artan bir biçimde üniversalgeçerlilik bağlamında açığa çıkmıştır. Eskiden anlama geleneğinin otoriteleri ağırbasarken, şimdi filozoflar ve bilinç ile uğraşan bilim adamlarının rasyonel araştırmalarınadayanan kurallara göre işlevsellik kazanmaktadır.
Dealing with Hermeneutics philosophically goes back to Ancient Greece. From this point of view, it is possible to talk about hermeneutics before it was termed systematically in the 18th century. Before this time, questions asked by hermeneutics and answers it seeked were discussed and talked in different contexts (generally secondary). Rather, it was about text interpretations. But first of all, in Aristotle, in the ancient world, topics such as understanding the world and expressing it in linguistic terms have been added. In the face of this first understanding, the understanding of foreign linguistic expressions was of secondary importance. The new age has reconsidered this old problem and tried to integrate it into its own understanding concept. In this context, sometimes a concept of understanding and sometimes another concept of understanding became dominant. In general, hermeneutic understandings have been increasingly exposed in the context of universal validity since the 17th century. While the tradition of understanding dominated in the older times, functionality ? according to the rules based on the rational research of philosophers and scientists engaged in the science of consciousness.