24. PARAZİTOLOJİ KONGRESİ, Bursa, Türkiye, 30 Ekim - 02 Kasım 2025, ss.114-115, (Tam Metin Bildiri)
Amaç: Wolbachia pipientis, birçok artropod türünde doğal olarak bulunan ve konak üremesini manipüle ederek patojen bulaşmasını engelleyebilen bir endosimbiyont bakteridir. Bu özelliği, onu sivrisineklerle bulaşan hastalıkların kontrolünde çevre dostu bir biyolojik mücadele ajanı adayı yapmaktadır. Türkiye'de önemli vektörler olan istilacı Aedes albopictus ve yaygın Culex pipiens popülasyonlarındaki Wolbachia suşlarının genetik çeşitliliği hakkında sınırlı bilgi bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Türkiye'nin Karadeniz kıyı şeridinde geniş bir alanda örneklenen Ae. albopictus ve Cx. pipiens popülasyonlarındaki Wolbachia enfeksiyonunun prevalansını belirlemek ve bu bakteri suşlarını, yüksek çözünürlüklü bir yöntem olan Çok Lokuslu Dizi Tiplendirme (MLST) ile genetik olarak karakterize etmektir. Yöntem: Türkiye'nin Karadeniz kıyı şeridini kapsayan 8 ana bölgedeki (toplam 114 lokasyon) Ae. albopictus (n=957) ve Cx. pipiens (n=569) popülasyonlarından örnekler toplandı. Her bir sivrisinek örneğinden bireysel olarak genomik DNA (gDNA) izolasyonu yapıldı. Wolbachia enfeksiyonunun varlığını ve prevalansını belirlemek için, izole edilen tüm gDNA örnekleri, bakteriyel yüzey proteinini kodlayan wsp geni hedeflenerek PCR ile tarandı. wsp-PCR ile pozitif bulunan örneklerin genetik soylarını detaylı olarak belirlemek amacıyla, beş farklı "housekeeping" genini (gatB, coxA, hcpA, ftsZ, fbpA) hedefleyen MLST-PCR analizleri yapıldı. MLST analizleri için her iki sivrisinek türünden toplam 50 pozitif örnek (25 Ae. albopictus, 25 Cx. pipiens) seçildi. Elde edilen PCR ürünleri Sanger metodu ile dizilendi ve PubMLST veritabanı kullanılarak allelik profiller ve Dizi Tipleri (ST) belirlendi.Bulgular: Wolbachia prevalansı, incelenen 957 Ae. albopictus örneğinin %78.05'inde (n=747) ve 569 Cx. pipiens örneğinin %27.94'ünde (n=159) pozitif olarak saptandı. Bu sonuç, Wolbachia enfeksiyonunun bölgedeki Ae. albopictus popülasyonlarında neredeyse sabitlenmiş bir durumda olduğunu, Cx. pipiens'te ise daha düşük ve değişken bir yayılıma sahip olduğunu göstermektedir. • Culex pipiens MLST Sonuçları: Karadeniz Bölgesi'nden toplanan ve analize dahil edilen tüm Culex pipiens izolatlarının, aynı allelik profili (4-3-3-22-4) paylaştığı ve tamamının Sequence Type 9 (ST9) olarak tanımlandığı belirlenmiştir. Bu ST, dünya genelinde Culex pipiens kompleksindeki diğer türlerde de yaygın olarak rapor edilen wPip suşuna aittir. • Aedes albopictus MLST Sonuçları: MLST analizleri, Ae. albopictus popülasyonlarında genetik çeşitliliğin varlığını ortaya koymuştur. Kırklareli dışındaki tüm illerden (İstanbul, Samsun, Ordu, Bartın, Trabzon, Artvin, Kastamonu) analiz edilen örnekler, Sequence Type 464 (ST464) olarak tanımlanmıştır. Bu genotip (allelik profil: 242-229-166-210-27), wAlbB suşuna aittir ve daha önce ABD, Çin ve Rusya gibi ülkelerdeki Ae. albopictus popülasyonlarında da tespit edilmiştir. Çalışmanın en çarpıcı bulgusu ise Kırklareli'den toplanan örneklerde literatür için yeni bir Dizi Tipi (Sequence Type)'nin keşfedilmesidir. Bu yeni ST, (130-313-304-4-80) allelik profiline sahiptir ve bu çalışma ile ilk kez tanımlanmıştır. Sonuç: Bu çalışma, Türkiye'deki Ae. albopictus ve Cx. pipiens popülasyonlarında Wolbachia'nın genetik yapısını MLST yöntemiyle inceleyen ilk kapsamlı araştırmadır. Sonuçlar, Ae. albopictus'un wAlbB suşu ile yüksek oranda ve stabil bir şekilde enfekte olduğunu, Cx. pipiens'in ise wPip suşu (ST9) ile daha düşük ve değişken oranlarda enfekte olduğunu göstermiştir. Türkiye'deki Ae. albopictus popülasyonlarının büyük çoğunluğunun, istilacı türün küresel yayılımıyla uyumlu olarak ST464 genotipini taşıması, ancak Trakya bölgesinde (Kırklareli) yeni ve özgün bir ST'nin varlığı, bu vektörün yerel adaptasyonu ve Wolbachia evrimi hakkında önemli ipuçları sunmaktadır. Elde edilen bu temel veriler, Türkiye'de gelecekte uygulanabilecek Wolbachia tabanlı (örn. Sitoplazmik Uyuşmazlık Tekniği) biyolojik mücadele programlarının tasarlanması için kritik bir öneme sahiptir. Bu çalışma, TÜBİTAK 1002-A Hızlı Destek Programı tarafından 224O259 kodlu proje ile desteklenmiştir.