Kayseri İlindeki Güvercinliklerin Kültür Turizmi Bağlamında Değerlendirilmesi ve Destinasyon Tanıtımında Kullanımı


Çeşmeci N.

5th International Congress on Architecture and Cultural Heritage in Tourism, Antalya, Türkiye, 28 - 30 Kasım 2024, ss.22-23, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Antalya
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.22-23
  • Erciyes Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Anadolu’nun merkezinde bulunması ve önemli ticaret ve göç yolları üzerinde yer alması, Kayseri ili coğrafyasının yüzyıllar boyunca farklı mimari ve kültürel unsurlarla zenginleşmesine neden olmuştur. Daha M.Ö. 2000’li yıllardan itibaren Anadolu'daki Asur Ticaret Kolonileri sisteminin ana merkezi olan Kültepe-Kaniş yerleşimi, dönemin izlerini hala taşımaktadır. Roma Dönemi'ne gelindiğinde, İmparatorluğun Kapadokya eyaleti başkenti olan Kayseri (Caesarea) şehri, askeri ve idari bir merkez haline gelmiş, Bizans döneminde ise Hıristiyanlığın yayılmasıyla, dini açıdan da önemini pekiştirmiştir. Sonraki dönemlerde Anadolu Selçuklu Devleti'nin ana merkezlerinden biri olan kentte, birçok cami, medrese ve kervansaray inşa edilmiş ve İpek Yolu'nun temel kavşak noktalarından biri olarak Osmanlı döneminde de önemini sürdürmüştür. Günümüzde Kayseri ilinde yer alan ve en dikkat çekici mimari eserler arasında gösterilebilecek yapı türlerinden biri, Roma döneminden itibaren Cumhuriyet dönemine kadar farklı şekil ve tarzlarda inşa edilmiş güvercinlikler bulunmaktadır. Tarih boyunca güvercinlerin eti, yumurtaları ve tüylerinden faydalanmanın yanı sıra iletişim aracı olarak da faydalanılmıştır, ancak özellikle İç Anadolu’da güvercinliklerin temel inşa edilme nedeni tarımsal amaçlı gübre elde etmektir. Güvercinlikler, gübre toplama işlemini kolaylaştırmak ve elde edilen gübrenin tarımsal faaliyetlerde kullanmak üzere inşa edilmiş olsalar da 1960’lardan itibaren suni gübrenin yaygınlaşmasıyla terk edilmiş ve fonksiyonlarını yitirmişlerdir. Bu araştırmanın amacı, bölgenin kültürel mirasının değerli unsuru olan bu yapıların gelişim süreçleri, türleri ve özellikleri hakkında literatür taramasına dayalı olarak bilgi vererek, kültür turizmi çerçevesinde nasıl değerlendirilebilecekleri ve destinasyon tanıtımında nasıl kullanılabileceklerine yönelik bazı öneriler geliştirerek sumak ve tartışmaktır. 

Situated in the center of Anatolia and on important trade and migration routes, the geography of Kayseri province has been enriched with various architectural and cultural elements for centuries. The settlement of Kültepe-Kaniş, which was the main center of Anatolia's Assyrian trade colony system as early as 2000 B.C., still bears traces of that period. During the Roman period, Kayseri (Caesarea), the capital of the Cappadocian province of the Empire, became a military and administrative center, and with the spread of Christianity during the Byzantine period, it increased its religious importance. Later, the city became one of the biggest settlements of the Anatolian Seljuk state, many mosques, madrasahs, and caravanserais were built, and as one of the major crossroads of the Silk Road, it maintained its importance in the Ottoman period. Among the most noteworthy architectural ensembles in Kayseri Province today are the dovecotes, which were built in a diverse array of shapes and styles, from the advent of the Roman period until the latter half of the 20th century. Throughout history, meat, eggs, and feathers of pigeons have been a source of sustenance. Pigeons were also used as a medium of communication. However, the primary rationale for the construction of dovecotes, particularly in Central Anatolia, has been the production of fertilizer for agricultural use. Although dovecotes facilitated the collection and utilization of manure obtained in agricultural activities throughout centuries, they were subsequently abandoned, and their functions were superseded with the advent of widespread use of artificial fertilizers from the 1960s onwards. This research aims to provide a comprehensive overview of the historical development, architectural types, and characteristics of dovecotes, representing the region's cultural heritage. It is based on a thorough examination of existing literature offering insights into the evaluation of these buildings within the context of cultural tourism and their potential utilization in destination promotion.