III. Uluslararası Coğrafya Eğitimi Kongresi, Sivas, Türkiye, 14 - 16 Ekim 2021, ss.5-6
Çevre tüm canlıların yaşamlarını sürdürdükleri, etkileşim içinde bulundukları fiziki, biyolojik,
sosyal, kültürel, doğal vb. ortamlardır. Küreselleşmenin hızlanmasıyla birlikte biyoloji çeşitliliğin
azalması, hava, su ve toprak kirliliği, deniz ve okyanus kirliliği, doğal kaynakların tükenmesi,
ormanların azalması, çölleşme, iklim değişikliği gibi çeşitli çevre problemlerini ortaya çıkarmış veya
hızlandırmıştır. Çevre sorunlarının tümü birbirleriyle bağlantılı ve tamamı insan kaynaklıdır. Çevre
sorunları bilinçli veya bilinçsiz insan faaliyetlerinin bir sonucu olarak artmakta ve devam etmektedir.
Çevre sorunlarının çözümü için ise yine insan kaynaklı davranış ve faaliyetlere ihtiyaç duyulmaktadır.
Çevre sorunlarının çözümünde yararlanılabilecek başlıca unsur ise eğitimdir. Özellikle erken yaşlarda
kazandırılacak çevre duyarlığı ile çevre sorunlarının çözümüne önemli katkılar sağlanabilir. Çevre
eğitimi toplumda çevre bilincinin geliştirilmesi, çevreye duyarlı bireylerin yetiştirilmesi, doğal, tarihi
ve kültürel değerlerin korunması, çevresel faaliyetlere etkin şekilde katılım ve çevre sorunlarının
çözümünde görev alma olarak tanımlanmaktadır. Başka bir ifadeyle çevre eğitimi çevrenin korunması
için bilgi, beceri, değer ve tutum geliştirme sürecidir. Çevre eğitiminden okul öncesinden,
yükseköğretime kadar her kademede yararlanılmaktadır. Ancak erken yaşlarda çevre eğitiminin
başlaması daha önem arz etmektedir. Çünkü okul öncesi ve ilkokul döneminde kazanılan bilgi, beceri,
değer ve tutumlar bireylerin çevreye karşı duyarlılığını kalıcı hale getirmektedir. Bu kapsamda
araştırmanın amacı okul öncesi ve sınıf öğretmenlerinin çevre eğitimine ve öğrenme-öğretme
sürecindeki uygulamalarına ilişkin görüş ve düşüncelerini tespit etmektir. Araştırmada nitel araştırma
yöntemlerinden biri olan olgubilim (fenomenoloji) kullanılmıştır. Olgubilim çalışmalarının amacı,
belirli bir fenomeni deneyimleyen bireylerin deneyimlerini anlamak ve anlamlandırmaktır.
Araştırmanın çalışma grubunu Kayseri İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı anaokul ve ilkokul
kurumlarında görev yapmakta olan 15’i okul öncesi, 15’i sınıf öğretmeni olmak üzere toplamda 30
öğretmen oluşturmaktadır. Çalışma grubunun belirlenmesinde kartopu örnekleme yönteminden
yararlanılmıştır. Araştırmada veri toplama tekniği bir olgu hakkında bireylerin deneyimlerini ve
düşüncelerini anlamak için en kullanışlı veri toplama aracı olan görüşmelerden yararlanılmıştır.
Görüşmeler okul öncesi ve sınıf öğretmenleri için ayrı ayrı hazırlanan, açık uçlu sorulardan oluşan, iki
yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Görüşmeler ses kaydı ile kayıt
altına alınmış ve yazıya aktarılarak analiz edilmiştir. Veriler nitel veri analiz tekniklerinden biri olan
betimsel analiz ile çözümlenmiştir. Araştırmada inandırıcılık kapsamında kod ve temalar her bir yazar
tarafından ayrı ayrı gözden geçirilmiş temalara son halinin verilmesi ise üçüncü yazarın
sorumluluğunda gerçekleştirilmiştir. Temalar bütüncül bir betimlemeyle yorumlanmış ve
katılımcılardan edinilen doğrudan alıntılarla açıklanmıştır. Araştırma sonucunda katılımcıların
öğrenme-öğretme süreçlerinde çevre eğitiminden yeterince yararlanmadıkları ancak okul öncesi
öğretmenlerinin sınıf öğretmenlerine göre daha fazla yararlandıkları tespit edilmiştir. Araştırmanın
bulgularından hareketle okul öncesinde ve ilkokulda çevre eğitiminden yararlanılmasına ilişkin
öğretmenlere ve politika yapıcılara önerilerde bulunulmuştur. Bu çalışma TÜBİTAK Bilim İnsanı
Destekleme Daire Başkanlığı tarafından 2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri
Destekleme Programı kapsamında 1919B012000409 başvuru numarasıyla desteklenmiştir.
The environment is the physical, biological, social, cultural, and natural environment in which
all living things live and interact. With the acceleration of globalization, the decrease in biological
diversity has revealed or accelerated various environmental problems such as air, water, and soil
pollution, sea and ocean pollution, depletion of natural resources, reduction of forests, desertification,
and climate change. All environmental problems are interconnected and all of them are humaninduced. Environmental problems are increasing and continuing as a result of conscious or
unconscious human activities. For the solution of environmental problems, human-based behaviors
and activities are needed. The main factor that can be used in solving environmental problems is
education. Especially with environmental awareness to be gained at an early age, important
contributions can be made to the solution of environmental problems. Environmental education is
defined as developing environmental awareness in society, raising environmentally sensitive
individuals, protecting natural, historical, and cultural values, actively participating in environmental
activities, and taking part in the solution of environmental problems. In other words, environmental
education is the process of developing knowledge, skills, values , and attitudes for the protection of the
environment. Environmental education is used at all levels, from pre-school to higher education.
However, it is more important to start environmental education at an early age. Because the
knowledge, skills, values , and attitudes gained in the pre-school and primary school period make the
environmental sensitivity of individuals permanent. In this context, the research aims to determine the
opinions and thoughts of preschool and primary school teachers about environmental education and
their practices in the learning-teaching process. Phenomenology, one of the qualitative research
methods, was used in the study. Phenomenological studies aim to understand and make sense of the
experiences of individuals who experience a particular phenomenon. The study group of the research
consists of 30 teachers, 15 of whom are pre-school and 15 of whom are classroom teachers, working
in kindergarten and primary school institutions affiliated to Kayseri Provincial Directorate of National
Education. The snowball sampling method was used to determine the study group. In the research,
interviews, which are the most useful data collection tool, were used to understand the experiences and
thoughts of individuals about a phenomenon. The interviews were conducted through two semistructured interview forms consisting of open-ended questions prepared separately for preschool and
classroom teachers. The interviews were audio-recorded and analyzed by translating. The data were
analyzed with descriptive analysis, which is one of the qualitative data analysis techniques. Within the
scope of persuasiveness in the research, the codes and themes were reviewed separately by each
author, and the finalization of the themes was carried out under the responsibility of the third author.
The themes were interpreted with a holistic description and explained with direct quotations from the
participants. As a result of the research, it was determined that the participants did not benefit enough
from environmental education in the learning-teaching processes, but preschool teachers benefited
more than classroom teachers. Based on the findings of the research, suggestions were made to
teachers and policymakers regarding the use of environmental education in pre-school and primary
school. This research was supported by TÜBİTAK BIDEB with application number
1919B012000409.