Ankara Okulu Yayınları, Ankara, 2021
İnsanoğlu tarih boyunca kendisini
yaratan varlık ile arasındaki ilişkinin mahiyeti üzerinde düşünmüştür. Zaman
içinde bu mahiyeti izah eden çeşitli teoriler ortaya çıkmıştır. Muʻtezile’nin
“vücûb alellah” düşüncesi, bu teorilerden biri olmakla birlikte Allah’ın
insanla ve diğer yaratılmışlarla ilişkisinin birtakım rasyonel ve ahlâkî
ilkelere göre gerçekleştiğini öne sürer. Onlar adalet ilkesinin bir gereği
olarak gördükleri vâcibi, Allah’ın başlangıçta nesnelerin tabiatına yerleştirdiği
değer ilkelerinden biri olarak kabul etmişlerdir. Evrensel olan bu ahlâki ilke
rasyoneldir ve iyinin (hüsün) bir alt kategorisidir. Ahlâklı olabilmenin temel
şartı hüsün ilkesine ve onun kategorilerinden biri olan vâcibe uygun
davranmaktır. Mu’tezile’ye göre vâcip, harici bir zorunlulukla değil fiilin
kendine has yönleri ile ilişkilidir. Bu nedenle onlar Ehl-i Sünnet’in, vâcip
kavramıyla Allah’a harici bir zorunluluk yüklendiği ve bunun ulûhiyete zarar
verdiği iddiasını kabul etmemişlerdir. Onlar vâcibin yapılmamasını kötülük
(kubuh) olarak nitelendirmiş ve Allah’ın üzerine vâcip olanı yaptığını iddia
etmenin, O’nu kötünün faili olmaktan tenzih etmek anlamına geldiğini ileri
sürmüşlerdir. Bu çalışma Mu’tezile’nin İlahi fiillerde zorunluluk (Vücûb
alellah) teorisini, bu teoriye yöneltilen itirazları da dikkate alarak
ayrıntılı olarak ele almaktadır.