THE TRACES OF WOMB ENVY IN THE PATRIARCHAL PANTHEON IN GREEK MYTHOLOGY


AKÇEŞME B.

İnönü Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, vol.12, no.2, pp.275-290, 2023 (Peer-Reviewed Journal) identifier

Abstract

Myths provide insight both into the cultural aspects of human societies and the psychological motivations behind human actions, drives, urges, dreams and fantasies. Myths illustrate how the ancient people make sense of their existence, creation, the working of the Earth, natural events and catastrophes. They also provide symbolic representations and projections of desired attainments, relations, bodies and institutions in human culture. In this sense, wishfulfillment can be considered one of the fundamental functions of myths. Important psychoanalysts such as Sigmund Freud and Carl Jung also extensively make use of myths to shed light on various aspects of cultural practices, human psyche and behavior. This paper intends to explore the traces of womb envy in Greek mythology since it is one of the fundamental feelings and desires that can be observed in the male psyche. The child-bearing capacity of women, along with the pre-oedipal mother-child relation, has always created anxiety and fear in male deities, which in fact reflect the real life experience. Gods’ desire to possess the ruling power can be seen as an attempt to overcome this fear and make up for their lack of reproductive capacity. This paper will examine the selected myths in a psychoanalytic framework with specific references to Melanie Klein’s and Karen Horney’s concepts of womb envy in the light of the following defense mechanisms: 1) compensation and sublimation, 2) over-idealization and valorization of manhood, 3) devaluation of the self, 4) devalution of female body and capacity, 5) appropriation of reproduction and procreation.
Mitler, hem insan toplumlarının kültürel yönlerine hem de insan eylem, dürtü, rüya ve fantezilerinin ardındaki psikolojik motivasyonlara ilişkin içgörü sağlar. Mitler, eski insanların varlıklarını, yaratılışlarını, dünyanın işleyişini, doğal olayları ve felaketleri nasıl anlamlandırdıklarını gösterir. Ayrıca mitler insan kültüründe ulaşılması arzu edilen kazanım, ilişki, beden ve kurumların sembolik temsillerini ve projeksiyonlarını sağlarlar. Bu açıdan bakıldığında özellikle de bilinç dışı dilek ve arzuların gerçekleştirilmesi, mitlerin temel işlevlerinden biri olarak kabul edilebilir. Sigmund Freud ve Carl Jung gibi önemli psikanalistler de kültürel uygulamalarla beraber insan ruhunun ve davranışlarının çeşitli yönlerine ışık tutmak için yaygın olarak mitlerden yararlanırlar. Bu makale, erkeklerde gözlenebilen temel duygulardan biri olan rahim kıskançlığının Yunan mitolojisindeki izlerini keşfetmeyi amaçlamaktadır. Ödipal öncesi anne-çocuk ilişkisi ile birlikte kadının çocuk doğurma kapasitesi, erkek tanrılarda her zaman kaygı ve korku yaratmıştır. Tanrıların yönetme ve kontrol etme gücüne sahip olma arzusu ve hırsı, bu korkularının üstesinden gelme ve üreme kapasitelerindeki bu eksikliği telafi etme girişimi olarak görülebilir. Bu makale, konu ile ilgili olarak seçilen mitlerin, Melanie Klein ve Karen Horney'in rahim kıskançlığı kavramları çerçevesinde psikanalitik analizinin: 1) telafi ve yüceltme, 2) erkekliğin aşırı idealleştirilmesi ve değer verilmesi 3) benliğin değersizleştirilmesi 4) kadın bedeninin ve kapasitesinin değersizleştirilmesi, 5) üreme işlevinin kendine mal edilmesi olmak üzere kullanılan savunma mekanizmaları ışığında yapılmasını amaçlamaktadır.