Kâdî Abdülcebbâr’ın Kur’an Hakkında İhtilaflı Bazı Hususlara Yaklaşımı


KAYA S.

Uluslararası Sempozyum-Mahiyet ve Hakikat Bağlamında Vahiy Olgusu, Konya, Türkiye, 17 Mart 2022, cilt.1, ss.179

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Cilt numarası: 1
  • Basıldığı Şehir: Konya
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.179
  • Erciyes Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

İslâm tarihinin erken dönemlerinden itibaren Kur’an’ın Allah kelâmı oluşu ve muhtevası hakkında bazı iddialar ve inkârcı yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Kelâmda tevhid ilkesinin savunusunda ve doğru anlaşılmasında olduğu kadar, vahiy ve nübüvvet konularında da müdafaacı bir yaklaşıma sahip olan Kâdî Abdülcebbar, ortaya çıkan bu iddialar ve inkârcı yaklaşımları ele almış ve bunların yanlışlığını çeşitli delillerle ispatlamaya çalışmıştır. Bu hususta Kâdî Abdülcebbar’ın muhatapları arasında iki farklı kesimin olduğundan söz edilebilir. Birincisi, Kur’an’ın Allah kelâmı olduğunu kabul etmeyen bazı kimselerdir. O, bu kimselerin Kur’an’a yaklaşımlarını dine karşı bir saldırı ve kötüleme olarak nitelendirmektedir. Bu kimselere karşı o, Kur’an’ın her şeyden önce Allah kelâmı olduğunu vurgulamaktadır. Allah’ın kelâmı olan bir metnin onların iddia ettiği gibi bir hata, çelişki ve hikmetsizlik gibi ulûhiyetle örtüşmeyecek herhangi bir özelliği barındırması söz konusu olamaz. Bu çerçevede Kâdî Abdülcebbar, herhangi bir kimsenin Kur’an’daki surelere benzer bir sure meydana getirmekten aciz olmadığı, Kur’an’da çelişkili ifadeler yer aldığı, Kur’an’da müteşâbih ayetlerin yer almasının bir hikmetinin olmadığı şeklindeki iddialara karşı çıkmış, çeşitli deliller getirerek bu iddiaların yanlışlığını göstermeye çalışmıştır. Kâdî Abdülcebbar’ın bu konuda diğer muhatapları ise Kur’an’ın Allah kelâmı olduğunu kabul eden bazı kimselerdir. Bunlar arasında Kur’an’ın ezelî olduğu iddia eden Selefiyye ve Kur’an’da vâd ve vaîde dair ilkelerin umumi olmadığını iddia eden Mürcie’nin görüşleri öne çıkmaktadır. Bunların dışında Kur’an’a ekleme-çıkarma yapıldığını iddia eden Rafizî İmamiyye’den bazı kimseler, Kur’an’ın zahiri ile kast edilen anlamı bilmenin mümkün olmadığını iddia eden Bâtıniyye ve Kur’an’daki lafızların çok anlamlılığı olduğunu ve bu nedenle asıl anlamın bilinemeyeceğini iddia eden Vakıf ashabı da Kâdî Abdülcebbar’ın karşı çıktığı kimseler arasındadır. O, bu tarz iddiaların Kur’an gerçekliği ile uyuşmadığını düşünmektedir. Çalışmamızda tüm bu iddialara yönelik Kadı Abdülcebbar’ın yaklaşımı onun Şerhu’l-Usûli’l-Hamse adlı eseri esas alınarak incelenmiştir. Onun bu hususta ortaya koyduğu delil ve tespitlerin Kur’an’ın muhtevasına yönelik günümüzde de zaman zaman dile getirilen benzer iddialara yaklaşım konusunda katkı sağlayıcı nitelikte olduğu görülmüştür.