28. Uluslararası Türk Pedodonti Derneği Kongresi, Antalya, Türkiye, 6 - 09 Ekim 2022, ss.50
Matür daimi avulse dişte geç replantasyon tedavisi ve klinik takibi
Arş. Gör. Ezgi TÜRKYILMAZ1
Doç. Dr. Zeynep Aslı GÜÇLÜ1
Erciyes Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Pedodonti Abd, Kayseri, Türkiye
GİRİŞ
En ciddi diş yaralanmalarından biri olan avulsiyon dişin alveol soketinden tamamen çıkmasıdır. Daimi dişlerin avulsiyonu, tüm diş yaralanmalarının %0.5-16’sını oluşturmaktadır. Prognoz; hastanın yaşı, ağız dışı geçirilen süre, kullanılan saklama ortamı ve replantasyon yönetimi gibi çeşitli faktörlerden etkilenmektedir.
OLGU RAPORU
Bisiklet kazası sonucu 21 numaralı dişinde komplike olmayan kron kırığı, 11 numaralı dişinde ise avulsiyon meydana gelen 12 yaşındaki erkek hasta kliniğimize başvurmuştur. Hasta avulse dişi 5 gün sonra kağıt peçete içinde getirmiştir. Avulse olan diş öncelikle serum fizyolojik ile ıslatılmış gazlı bezle silinmiştir. Hastadan alınan anemnez sonrası klinik ve radyografik bulgular kaydedildi. Yumuşak doku yaralanması ve ağız açmada kısıtlılığı bulunan hastada 11 numaralı diş cam iyonomerle kapatılmıştır. Avulse diş tüm bu süreçte süt içerisinde bekletilmiştir. Vazokonstriktörsüz lokal anestezi yapılarak 11 numaralı dişin soketi serum fizyolojik ile irrige edilmiştir. Diş yüzeyine topikal antibiyotik olarak rifampisin uygulanmıştır ve diş hafif parmak basıncı ile replante edilerek, iki hafta boyunca yarı esnek splint kullanılarak sabitlenmiştir. Avulse dişe ikinci haftada rubber dam izolasyonu altında kanal tedavisine başlanılmıştır Kanal içi medikament olarak kalsiyum hidroksit kullanılmıştır ve ardınan diş uzun dönemde başarıyı arttırdığı rapor edilen MTA ile doldurulmuştur. Hastaya oral hijyen eğitimi verilerek uygun diyet önerilmiştir ve dişlerin takibine başlanmıştır. Komplike kron kırığı olan ve vitaliteye pozitif cevap veren 21 numaralı dişe ise hastanın ağız kısıtlığı düzeldikten sonra kompozit ile estetik restorasyon yapılarak hasta takibe alınmıştır. Kontrol seanslarında replante edilen dişte radyografide inflamatuar kök rezorpsiyonu ile uyumlu rezorpsiyon alanları görülmüştür ve 12 aylık takip sonunda klinik semptom vermeyen dişte radyografideki lezyon alanı sınırlı kalarak ilerleme göstermemiştir.
SONUÇ
Gecikmiş replantasyonun uzun vadedeki prognozu zayıf olarak görülmektedir ve bu tip vakalarda istenen sonuç; alveoler kemik konturunu, genişliğini ve yüksekliğini korurken, geçici olarak estetiği ve işlevi restore eden ankilozla ilişkili replasman rezorpsiyonudur. Vakamızda matür avülse dişte meydana gelen eksternal rezorbsiyon alanının 12 sonunda sınırlı kalması ve klinik olarak semptom olmaması, lokal antibiyotik uygulaması sonrası MTA kullanımının bir avantajı olabilir.