Striae Gravidarumu Olan Gebelerde Risk Faktörlerinin ve Vucut Algısının Belirlenmesi


BÜLBÜL T. (Yürütücü), KAPLAN Ö., MÜDERRİS I. I.

Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, 2019 - 2021

  • Proje Türü: Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje
  • Başlama Tarihi: Şubat 2019
  • Bitiş Tarihi: Nisan 2021

Proje Özeti

TRIA GRAVİDARUMU OLAN GEBELERDE RİSK FAKTÖRLERİNİN VE VÜCUT ALGISININ BELİRLENMESİ 

ÖZET

Gebelikte oluşan fizyolojik ve patolojik süreçlerdeki değişimler sonucunda gebenin derisinde kloazma, stria gravidarum (SG), melazma, palmar eritem vb. deri değişiklikleri oluşabilmektedir. Bunların içerisinde en sık görülen deri değişikliği SG’dir. Genellikle 24. gebelik haftasından sonra abdomen, uyluk, distal femoral alanlar, inguinal bölge ve memelerde ortaya çıkmaktadır. SG baslangıçta eritemli veya viyolase renkte olup doğumdan sonra giderek deri rengi hipopigmente, atrofik çizgilere dönüşen, ince veya kalın lineer bantlar ile karakterizedir. SG sağlığı riske edecek ciddi bir durum olmamasına karşın ciltte kaşıntı ve yanma gibi yakınmalara neden olabilmektedir. Derideki bu fizyolojik değişiklikler, bazen gebede ciddi anksiyeteye yol açabilecek düzeyde olabilmektedir. SG varlığında gebe kadınların beden algısının kötüleştiği ve SG’li gebelerin SG’si olmayan gebelere göre daha mutsuz olduğu belirlenmiştir. SG ile ilişkili yapılmış klinik ve epidemiyolojik çalışmalar ülkemizde sınırlı sayıdadır. Bu nedenle risk faktörleri ile SG arasındaki ilişki tam olarak kanıtlanmamıştır. Bu araştırma SG’si olan gebelerde risk faktörlerinin ve vücut algısının belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.

Araştırma, Kayseri il merkezinde bulunan Erciyes Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Perinatoloji Servisi’nde 23 Eylül 2018-31 Temmuz 2019 tarihleri arasında, 226 kişi ile yapılmıştır. Araştırmay18 yaş üzerinde, okur-yazar olan, iletişim engeli olmayan, kronik bir sağlık sorunu olmayan, tek fetüsu bulunan, dermatolojik problemi olmayan ve topikal/sistemik kortikosteroid kullanmayan gönüllü gebeler ile yapılmıştır. Çalışmanın yapılabilmesi için ilgili kurum izni, Etik Kurul onayı ve katılımcılardan bilgilendirilmiş gönüllü olur formu alınmıştır. Araştırmada veriler; tanıtım formu, Fitzpatrick Classification Scale (FCS), Atwal skoru, Vücut Algısı Ölçeği ve kadınların cilt nem düzeylerini ölçmek için DMM Cilt Nem Ölçer aleti kullanılarak toplanmıştır.

Yapılan analizler sonucunda, gebelerin %59.29’unda memede, %86.28’inde abdomende, %86.28’inde kalçada, %85.39’unda uylukta stria saptanmıştır. Memedeki (p<0.001) ve uyluktaki (p<0.001) stria varlığı ile bölgelerin nemlilik oranları arasında arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmaktadır. Bölgelerdeki nem düzeyi, stria yok kategorilerinde, stria var kategorisine göre daha yüksek bulunmuştur. Bölgelere göre stria varlığı ile Vücut Algısı Ölçeği toplam puanı ve FCS’ye göre cilt tipi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır (p>0,05). Kadınların sosyo-demografik ve obstetrik özellikleri ile bölgesel stria varlığı arasındaki ilişkiye bakıldığında; kalçadaki stria varlığı ile gelir düzeyi ve gebelik öncesi kilo arasında; memedeki stria varlığı ile gebelik öncesi aktivite şekli ve yaş arasında; karındaki stria varlığı ile gebelik öncesi kilo, gebelik öncesi BKİ (Beden Kütle İndeksi), gebelikte alınan toplam kilo, gebelik sonrası kilo, gebelikten sonraki BKİ, doğum yapılan gebelik haftası, bebeğin kilosu ve gaita sıklığı arasında; uyluktaki stria varlığı ile gebelik öncesi spor yapma durumu, gebelikten önce kilo dağılımı arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.005).

Sonuç olarak SG oluşumunda genetik ve fiziksel faktörlerin rolünün olduğu düşünülmektedir. Ancak daha fazla sayıda olgu içeren geniş ölçekli çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

TEŞEKKÜR: Bu çalışma; Erciyes Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi TSA-2019- 8766 proje tarafından desteklenmiştir. Anahtar Kelimeler: Kadın, Gebe, Striae Gravidarum, Risk, Vücut Algısı